60 yaşında mezun oldu, 61 yaşında ise ikinci üniversiteyi kazandı
Evlendiği için liseyi yarıda bırakan Hülya İpek, tekrar okumaya karar verip 52 yaşında okul sıralarına döndü. 55 yaşında ilahiyat fakültesini kazandı, 60 yaşında mezun oldu, 61 yaşında ise ikinci üniversiteyi kazandı.
Geçen yıl Yozgat Bozok Üniversitesi Bilal Şahin İlahiyat Fakültesi’nden mezun olan İpek’in okuma azmi gençlere ve çevresine örnek oluyor.
İpek, okuma sevdasından vazgeçmeyerek, bu yıl da Yozgat Bozok Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı.
Eğitim hayatını ve okuma sevgisini AA muhabirine anlatan İpek, okuma aşkının hiç bitmediğini Allah’ın “Oku” emrini son nefesine kadar yerine getirmeye çalışacağını belirtti.
İkinci kez üniversite okumaya karar verdiğini ve sosyoloji ya da Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü çok istediğini söyleyen İpek, “Çok şükür Bozok Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandım. Okumaya doyamıyorum, gençlerle olmak ve yeni bilgiler almak çok hoşuma gidiyor. Okumak güzel ve okumanın da yaşı yok, son nefesime kadar okumak istiyorum.” dedi.
İlahiyat fakültesini okurken zorluktan çok güzellikler yaşadığını aktaran İpek, şunları kaydetti: “Çünkü zorluk, bakış açısına göre değişiyor. Allah’ın ilmiyle çok birlikte olduğum için bana bütün zorluklar çok kolay geldi. Yozgat’ın eksi 17 derecesini bile umursamadım. İlim almak çok güzel, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed hadisinde, ‘İlim Çin’de bile olsa gidiniz’ demiştir. İlim alma yoluna çıktığınız zaman bütün yollar çok yakınlaşıyor.”
İpek, ilahiyat fakültesinden mezun olduktan sonra ücretli öğretmenlik yaptığını, hasta bir çocuğa evde eğitim verdiğini, bu yıl da hem öğrenci hem de öğretmen olmak istediğini belirtti.
“Okumanın yaşı olmadığını hep birlikte görmüş olduk.” diyen İpek, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlim, her zaman alınması gereken, her zaman öğrenilmesi gereken bir şey. Her gün öğrenebileceğimiz bir şeyler olmalı. Peygamber Efendimiz, ‘Eğer dününüz bugününüz ile eşitse yazık, ziyandasınız’ diyor. Hem buradan hareketle hem de hayatın getirisiyle her gün bir şeyler öğrenmemiz gerektiğine yürekten inanıyorum. Kendimize her gün yeni bir şeyler katmalıyız ki gelişelim.”
“Niye okuyorsun ki?” diyenlere inat okuma azminden vazgeçmedi
İpek, 55 yaşında ilk üniversitesini kazandığını anımsatarak, çevresinden aldığı tepkilerle ilgili şunları anlattı: “Kendi akrabalarımdan bile ‘İstanbul’un dışında nasıl yapacaksın, bu saatten sonra ne olacaksın ki?’ diyenler oldu. Ben bir şey olmak için okumadım. Ben sadece ilim öğrenmek için okudum, okuyorum ve devam edeceğim inşallah. Çok karşı çıkanlar olduğu kadar çok da destekleyenler oldu. En başta kızım ve damadım okumamı çok desteklediler. Genelde ilk tanıştığım insanlardan ‘Niye okuyorsun ki?’ diye tepkiler aldım. Ama birçok insana da ‘Biz de okumak isteriz’ diyenlere de umut vermiş oluyorum. Yozgat’taki komşularımı destekliyorum, birçok komşumu yeniden okula yazdırdım. Şu anda dışarıdan ortaokul ve liseyi bitirenler var. Onlara ışık olduğumu gördükçe de çok mutlu oluyorum.”
Kız çocuklarına ve ailelere seslenen İpek, şunları kaydetti: “Özellikle kız çocuklarımız okusunlar ve okutulsunlar. İlim bir altın bileziktir. Hayatta insanın başına ne zaman ne geleceği belli değildir. Mutlaka okumalılar, mutlaka bir meslek sahibi olmalılar. Çünkü iyi bir çocuk yetiştirebilmek için hakikaten eğitimli olmak şart. Önce anne eğitimli olacak ki daha sonra çocuklarına eğitim versin ve dünyayı hep beraber güzelleştirelim.”