Türk dünyası 2020 Kültür Başkenti Hive buram buram tarih kokuyor
Türk-İslam medeniyetinin yüzyıllar boyunca önemli merkezlerinden olan Hive, milattan önceki döneme dayanan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle göz kamaştırıyor. Hive, tarihi yapıları, yüksek minareleri ve yeşil bahçeleri ile adeta çölün ortasında bir masalsı şehri andırıyor.
Özbekistan’ın Hive şehri 2020 Türk Dünyası Kültür Başkenti seçildi
1997 yılında kuruluşunun 2500. yılını kutlayan ve tarihte “Heyvak” olarak bilinen Hive, tatlı sulu tarihi kuyuları ile de ün kazanmış bulunuyor. Rivayetlere göre, uzun süre çölde susayarak kente gelen seyyah, kuyudan içtiği lezzetli suyla rahatlayarak “hey-vah” demiş ve bu kelime, eskiden “Heyvak” olarak adlandırılan Hive’nin ismini oluşturmuş. Bu tür kuyular günümüze kadar Hive’nin iç kenti olan İçankale’de eski önemi ve güzelliğini koruyor.
Orta Asya Türk uygarlığının 2500 yıllık kenti Hive
Arkeologların tarihini 2500 yıl önceye dayandırdığı Hive, tarihinde sayısız yıkım ve savaşlara maruz kaldı. Hive’nin günümüzdeki görüntüsüne kavuşması 18 ve 19. yüzyıllara rast geliyor.
Tarihte birçok Türk devletinin kurulduğu Harezm’in önemli kentlerinden olan ve geniş Avrasya kıtasına yayılan Oğuz Türklerinin en doğudaki şehiri Hive, 712’de Arapların fethinden sonra Orta Asya’nın diğer kentleri ile birlikte İslam dünyasının bir parçası haline geldi. Çeşitli dönemlerde Gazneliler, Selçuklular, Enuşteginler ve Şeybaniler devletinin bir parçası olan Hive, 1220 yılında Cengizhan ordusu tarafından yerle bir edilmesine rağmen ayakta kalmayı başardı. 1598’den başlayarak yeniden Hive Hanlığının başkenti olan Hive, 18 ve 19. yüzyıllarda kurulan medrese ve minareleri, mescit ve kapılarıyla ün kazandı.
Hive’nin içindeki iç şehir: İçankale
Günümüzde, adeta göğün altındaki açık bir müzeyi anımsatan ve çeşitli dönemlerde Büyük İpek Yolu güzergahındaki önemli siyasi ve kültürel merkezlerden biri olan Hive, bünyesinde ender mimari yapısı ve adeta şehir içindeki bir iç şehir olma özelliği ile dünyadaki çok az sayılı şehirlerle birlikte “şehir-müze” statüsünü bulunduran İçankale’yi (İçkale) bulunduruyor.
Halen, 2 bin 600 kişinin tarihle iç içe yaşadığı kale, günümüze kadar korunan 54 tarihi mimari yapı ve 360 evi bulunduruyor. Tarihi dokusunu günümüze kadar kaybetmeyen İçankale’nin, dışarıdan göç almasına izin verilmiyor.
Hive’nin gözbebeği olan İçankale, yüksekliği 8 metre, kalınlığı ise 5 metre olan duvarlarla çevrilmiş bulunuyor. Toplam 2 bin metre duvarlarla çevrili ve her tarafından çok sayıda kule ve kapılarla donatılan İçankale, tarihte adeta düşman saldırılarında en son kale görevini yapmış bulunuyor. İçankale’nin dışarı ile bağlantısı Bahçe Kapı, Pehlivan Kapı, Taş Kapı, Çift Kapı ve Ata Kapı ile sağlanıyor.
Hive’nin gökyüzüne meydan okuyan minareleri
Hive’nin gökyüzüne meydana okuyan minareleri kendine özgü yapısı ve mimarisi, güzelliği ve çok farklı sitiliyle tarihi yapılar arasında ayrı bir görüntü sergiliyor. Orta Asya – Türk mimarisinde her mescidin en az birer minaresi olması geleneği dikkate alınırsa, Hive kentinde bu kadar çok minarenin olmasının sebebi de ortaya çıkıyor.
İçankale’nin tam merkezinde bulunan 44,6 metre yüksekliğindeki İslamhoca Minaresi, Hive’deki minarelerin arasında en yüksek olması ile dikkat çekiyor. 1908 yılında inşaatı tamamlanan minare, tarihi binyıllara dayanan İçankale külliyesindeki en genç yapıtlardan sayılıyor.
1855 yılında inşa edilen 26 metre yüksekliğindeki Kalta Minar (alçak minare) de Orta Asya-Türk mimarisinde ayrı bir yer tutuyor. Minare temelinin 14,2 metre çapında olmasını dikkate alan uzmanlar, Kalta Minar’ın ilk başta Orta Asya’nın en yüksek minaresi olarak planlandığını, bilinmeyen nedenlerden dolayı inşaatı yarıda bırakılmasının ardından bu minarenin artık bölgenin en alçak minaresi statüsüne kavuştuğunu dile getiriyor.
Hive’nin bilim ve irfan yuvaları cami ve medreseler
İçankale’deki Şergazihan Medresesi, en eski tarihi binalardan biri olmakla birlikte çok sayıda bilim adamı ve ulema yetiştirmesiyle ün kazanmış bulunuyor. Ünlü Türkmen şairi Mahtumkulu’nun da bu medresede okuduğu biliniyor. Bir rivayete göre, medrese inşaatının çok uzun sürmesine isyan eden köleler, ele geçirdiği hükümdarın kafasını keser. İnşaatı tamamlanmasından sonra, dönemin tarihçi ve şairi Munis tarafından medrese duvarına yazdırılan “Dad az gulaman” (Köleler yüzünden feryat) sözleri, hala medrese inşaatının acılı tarihini gözler önüne seriyor.
İçankale’de, 10. yüzyılda inşa edilen ve Orta Asya’daki en eski cami olan Cuma Mescit külliyesi, ayrı bir mimarisi ile dikkat çekiyor. Külliye, cami tavanını ayakta tutan çeşitli usullerle işlenen 210 adet ahşap sütunu ile ahşap işleme sanatının en güzel örneklerini barındırıyor. Cuma Mescit, İçankale’deki diğer yapıtlar arasında, halen kendine özgü yapısı ve güzelliği ile ayrı bir mimari sergiliyor.
1990 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınan Hive, TÜRKSOY Kültür Bakanları Daimi Konseyi 37. Dönem Toplantısı’nda “2020 Türk Dünyası Kültür Başkenti” ilan edildi.