DEK Başkanı Erdoğan: ‘100’ün üzerinde ülkeye yardım etmek büyük başarıdır’
Dünya Etnospor Konfederasyonu (DEK) Başkanı Bilal Erdoğan, Türkiye’nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde iyi bir imtihan verdiğini belirterek 100’ün üzerinde ülkeye yardım edilmesinin büyük bir başarı olduğunu söyledi.
DEK’in kültürel tanıtımlarda ciddi çalışmalar gerçekleştirdiğini aktaran Erdoğan, “Dünya Etnospor Konfederasyonunun temeli Dünya Göçebe Oyunları ile birlikte atıldı. DEK ile başta Türk dünyası olmak üzere birçok ülkenin geleneksel sporlarını merkeze alarak bu sporların bilinirliklerinin artırılması için çalışıyoruz. Burada kültürel çeşitliliği korumak ve sürdürülmesini sağlamak temel gayemiz. Dünyada bir kültürel adaletsizlik var. Bu adaletsizliğin giderilmesinin, karşılıklı anlayış temelinde toplumların irtibatını güçlendireceğini düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.
“14 ülkeden 19 üye kuruluşumuz bulunuyor”
Geleneksel sporların bilinirliklerinin artması ve yaygınlaşması adına faaliyet gösteren Dünya Etnospor Konfederasyonunun dünya çapındaki çalışmalarına değinen Erdoğan, “Mevcut durumda 14 ülkeden 19 üye kuruluşumuz bulunuyor. Bu ülkelerin de katkılarıyla çeşitli akademik çalışmaları da eş zamanlı olarak sürdürüyoruz. Aynı zamanda dünya genelinde geleneksel sporlar üzerine doktora çalışmaları yapan öğrencilere burs imkanı sağlıyoruz. Akademik çalışmaları geniş bir disiplin sahasında sürdürebilmek için Hacı Bayram Veli Üniversitesinde Geleneksel Sporlar ve Oyunlar Uygulama ve Araştırma Enstitüsü kuruldu. Bu merkez, geleneksel spor ve oyunların korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması yönünde çalışmalara imza atacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Kültürel zenginliğe katkı sağlayacak birçok akademik çalışmayı desteklemeye devam ettiklerini ifade eden Erdoğan, “Her yıl 50’den fazla ülkenin katılımcıları ile gerçekleştirdiğimiz Geleneksel Sporların İhyası Forumu’nu düzenlemekteyiz. Ayrıca forumda 9 ülkenin spor bakanı ile geleneksel sporların yaşatılması için Etnospor ile iş birliğinin sağlanacağı bir bildiriye imza attık. Bu ülkelerin devlet düzeyinde geleneksel sporlara sahip çıkacak olması, kendi kültürlerini korumak açısından çok önemli bir durumdur.” diye konuştu.
“Dünya Göçebe Oyunları, İznik’in tanıtımı için de çok güzel olacak”
Erdoğan, 2021’de İznik’te gerçekleştirilecek Dünya Göçebe Oyunları’nın düzenlenmesinde önemli rol üstlendiklerini belirterek, “DEK olarak birçok çalışma gerçekleştiriyoruz. Göçebe Oyunları’nın ilki Kırgızistan’da düzenlendi. Dünya Göçebe Oyunları’nın 4’üncüsünün, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tavsiyeleriyle 2020 yılında, Türkiye’de yapılması kararlaştırılmıştı ancak hazırlık çalışmaları titizlikle yürütülen etkinlik, Kovid-19 salgını nedeniyle 2021’e ertelendi. Bu nedenle etkinlik gelecek yıl İznik’te yapılacak. Dünya Göçebe Oyunları, İznik’in tanıtımı için de çok güzel olacak.” yorumunu yaptı.
Eğitim ve kişisel hayatına dair soruları da yanıtlayan Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:
“Annem ciddi bir mücadelenin içinden gelmiş güçlü bir kadın. Başörtü mücadelesinin en başında yer almış biri. Bunların yanında kendi ayakları üzerinde durabilecek çocuklar olarak bizi yetiştirdi. Ben 10 yaşında yatılı okula gittim. Dikiş yapmak, yemek yapmak, kişisel bakım yapmak küçüklüğümüzden itibaren kendimizin yaptığı şeylerdi. Annem kendi güçlü yönlerini bize iyi aktardı, bu nedenle kendi ayaklarımız üzerinde daha iyi durabiliyoruz. 10 yılımı yurt dışında geçirdim. Amerika ve İtalya tecrübesi edindim. Oradaki yaşam ülkeme daha da bağlanmama neden oldu. Bu ülkeye değer veren bir ailede yetiştiğim için de olabilir. ABD’ye ilk gittiğim zamanlarda Türk Öğrenci Derneği yönetimine girdim. Kendi dilimize özen gösteririm. İlim ve bilim insanlığın ortak malıdır. Yurt dışında kendi kültürümüzle ilgili çalıştım.”
Son 200 yılda birçok kültürün batı medeniyetine asimile olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bir kültür üstüncü yaklaşımla yaklaştığı zaman toplumlarda tansiyon yükseliyor. Daha gergin bir ilişki olmuş oluyor. Karşılıklı saygı temelinde ilişki kuramamış oluyorsunuz. Düşünün ki AB yıllarca Türkiye’ye üstten baktı. Ne yazık ki birçok aydın da bunu savundu. Bugünün yüksek teknolojisi neyse biz de onu alacağız ve ileri gideceğiz. Aşı niye Türkiye’de çıkmasın? Yolun başındayız. Bu konuda girişim ortamının güçlü kalması çok önemli. Milletçe buna inanacağız. Çin ve Japonya öyle yaptı. ‘Ne üretirim, ne satarım’ onlara kafa yoruyorlar.” şeklinde görüş belirtti.
“Ayasofya, İstanbul Fethi’nin simgesidir”
Son olarak Ayasofya’ya da değinen Erdoğan, “Çocukluğumuzdan itibaren Ayasofya’nın camii olması için dualarla büyüdük diyebilirim. Ayasofya Camii özlemimiz her zaman vardı. Gözümüz gibi bakacağımız bir eserdir. Mimar Sinan’ın destekleriyle ayakta kaldı. Ayasofya, İstanbul Fethi’nin bir simgesidir. İstanbul Fatihi’nin istediği gibi ibadete açıldı. Dışarıdan yorum yapanlara aldırış etmeyelim. Korumak için gereken ne varsa yapıyoruz. Örneğin bazı zeminlere halı serilmedi, oraları da turistler rahatça gezebilsin diye. Ayasofya’ya daha fazla turist gelecek. Çok başarılı restorasyonlar yapıyoruz.” şeklinde açıklamada bulundu.