DİTİB gönüllüleri dünyanın 7 kıtasına dağılıyor
Kurban organizasyonunda izlenimlerini anlatan bir gönüllü: Balve DİTİB Mimar Sinan Camii Dernek Başkanı Özkan Güler
DİTİB aracılığıyla Müslümanların emaneti dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerine ulaştıran gönüllüler, gittiği ülkelerden kucak dolusu selam ve hatırayla döndü. “2017 Vekaletle Kurban Organizasyonu” ile DİTİB eyalet birliklerinden ve derneklerden 30 gönüllü dünyanın çeşitli bölgelerinde görev yapmak üzere Almanya’nın değişik şehirlerden yola çıktı. Bu gönüllülerden birisi de Balve DİTİB Mimar Sinan Camii Dernek Başkanı Özkan Güler. Gönüllü olarak kurban organizasyonu için gittiği ülkelerde yaşadıklarına ve bölge Müslümanlarının sorunlarına şahitlik eden gönüllümüz Güler, orada yaşadıklarını kaleme aldı.
Amacım, yıllardır severek görev yaptığım DİTİB camiasının, Diyanet Vakfı (TDV) ile birlikte her yıl yaptığı hayri faaliyetlerden olan kurbanları gerçek sahiplerine götürmek ve bu organizasyonda aktif olarak rol almaktı.
Köln-İstanbul uçuşundan sonra, İstanbul’da diğer ekip arkadaşlarıyla buluşup toplam 15 kişilik ekiple İstanbul-Mogadişu uçağıyla Afrika’ya doğru uçuşa geçtik. Yaklaşık 9 saatlik bir uçuş sonunda Somali-Mogadişu Havaalanına iniş yaparak Afrika’ya ayak bastık.
Bir gece Mogadişu’da Diyanet Vakfı’nın İmam Hatip Lisesi’nde kaldıktan sonra ertesi sabah görev bölgelerimize Somali’nin içlerine dağıtıldık. İki arkadaşımla birlikte başkent Mogdişu’ya 800 kilometre uzaklıktaki Puntland – Galkayo şehrine ulaştık.
Arife gününde birlikte çalıştığımız ekiple birlikte kurbanlıklarımızı tek tek seçtik. Somali Galkayo kırsalında çölün ortasında, mülteci kamplarının yakınında, bizlere Almanya’dan kardeşlerimizin emanet ettiği 1400 küçükbaş kurbanlığı bayram günü kesip dağıtımını yapacaktık.
Bayram namazı kılınacak alan, geniş bir avlu içerisinde kocaman bir meydanlıktı. Tabi yine girişte sıkı güvenlik tedbirleri alınmıştı. Seccadelerimizi yanımıza almış ve en ön safta çıkışa doğru saf tuttuk. Taş toprak üzerinde namaz kılan binlerce Müslüman aynı anda saf tuttuk. Bizi gören özellikle çocuklar şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Öyle ya belki hayatlarında ilk kez namaz kılan beyaz adam görüyorlardı. Önceden anlaştığımız gibi oradan namazdan hemen sonra acele çıkmamız istenmişti. Lakin biz alışkanlıktan olsa gerek sağımızda ki ve solumuzda ki cemaatle bayramlaşmaya başladık. Bizi gören yanımıza geliyordu belki 5 bin kişi vardı, bayram namazında. Meraklı bakışlarla nerden geldiğimizi soruyorlar, Almanya ve Türkiye deyince yüzleri gülüyor bizi daha sıkı kucaklıyorlardı. Yaşlı, tahminime göre 75-80 yaşlarında bastonlu bir amca yanıma yaklaştı. Sağ omzuma doğru dokunundu ve bana memleketimi sordu: Amcaya Turki Turki deyince, amca ani bir hareketle ‘Allahu Ekber, Allahu Ekber’ diyerek ellerime sarılıp ellerimi öpmeye başladı. Neye uğradığımı şaşırmıştım, yerin dibine geçtim dedem yaşında biri sırf Türküz diye elimi öptü. Bir yandan hüngür hüngür ağlayarak şu niyazda bulunuyordu: Allah’ım sen Türkiye’ye yardım et, Allah’ım sen Türkiye’ye yardım et. Türkiye sahip diyordu yaşlı amca. Ben ve arkadaşlarım donup kaldık gözlerimiz doldu. İnanılacak gibi değildi sırf Türk olduğumuz için elimi öpmüştü yaşlı amca. Başkent Mogadişu’dan 800 kilometre mesafede Afrika’nın içlerinde ülkemize, dua ediyorlar. Mazlumların sahibi Türkiye diyorlar.
Bayram namazından sonra saat 09.00 sularında şehirden 10-15 km uzakta çölün ortası diyebileceğim kesim noktasına geldik. Kurban ekibimiz bizi bekliyordu. Toplamda 5 kasap, 20 yüzücü ve parçalayıcı, 20 paketleyici ve 10 temizlikçi, 20 dağıtıcı yaklaşık 80 kişiden oluşuyordu ekibimiz. Bir günde toplam 1400 küçükbaş kurbanlık kesilecek, parçalanacak, paketlenecek ve dağıtılacaktı. Önce kasapları aldık karşımıza ve hayırsever insanların bizlere emaneti 1400 hisse kurbanın vekâletini tek tek okuyarak vekâletleri verdik. Tekbirlerle kesimler başladı. Kesimler seri bir şekilde yapılıyordu kasaplar işinin ehliydi. Bir yandan da parçalanan etler paketleniyor ve kamyona taşınıyordu.
Kesim noktasının civarında mülteci kampları ve 18-20 haneden oluşan ufak yerleşim yerleri vardı. Kesimler devam ederken etrafta sivil halk birikmeye başladı. Bayram namazından sonra o sıcağın altında bir parça et alabilmek için bekliyorlardı. Sürekli gelip bizden et istiyorlar. Bazıları canlı kurbanlık istiyor, az ilerde biz kendimiz keseceğiz diyorlardı. Etrafta kalabalık gitgide çoğalıyordu, iş çığırından çıkmadan güvenlik geldi ve etrafımıza konuşlandı. Bir an abartılıyor mu acaba dedim kendi kendime. Ama onlarda hem bizim can güvenliğimiz için hem de bize emanet edilen 1400 kurbanlık için endişe ediyordu. Kesimler seri bir şekilde devam ediyordu. Öğleden sonra 1400 kurbanlık kesilip paketlendi ve kamyona yüklendi. Artık dağıtım noktamız olan yere doğru hareket etme vakti gelmişti. Dağıtım noktamız kampların yakınında yine çöl ortasında bir yerdi. Kamplardan gelen mülteciler gruplar halinde sıralanmış bizi bekliyorlardı. Bir gün önceden numara dağıtılmıştı ve bu numara karşılığı dağıtım yapılacaktı. Geniş bir alanda gruplar halinde ve sıra ile dağıtım kamyonuna doğru geliyorlardı. Bayram namazından sonra buraya gelmişler o sıcağın altında paylarına düşecek etleri bekliyorlardı. Kimi yalın ayaktı, kiminin üzeri parça parçaydı.
Zaten çöl sıcağında beklemişler iyice bunalmışlardı bu yüz ifadelerinden de belli oluyordu. Bizler hayırseverlerin temsilcileri olarak buraya gönüller yapmaya gelmiştik. Bir an aklıma geldi, ‘Somalice Bayramınız Mübarek’ olsun nasıl denir diye sormak. – ‘Exi weksin – veya arapca Aid Mubarak’ deniliyormuş. Biz de ‘Exi Weksin’ diyerek torbaları vermeye başladık. Ne kadar da mutlu oluyorlardı, kısmetlerini alınca gözlerinin içi gülüyordu sanki. Etleri dağıtırken zorla gülümsemeye, tebessüm etmeye çalışsam da göz yaşlarıma hakim olamadım.
Akşam otelimize geldiğimizde zorla gülümsemekten yüz kaslarımıza kramp girdi. Bir günde 1400 kurbanlık kesildi. Galkayo’da bir günde 1400 kurban kestik. 1400 kurbanı 4’er parçaya bölerek 5600 parça eti 4 ayrı noktada dağıttık.
5600 aile belki geçen kurbandan sonra ilk kez et yiyebildi. Ve bizde buna vesile olduğumuz için çok mutluyduk. Somali genelinde ise 7 kesim noktasında 21.000 hisse kurbanı kesipil 84.000 aileye dağıtıldı. Rızkı veren Allah’tır, bizim kurbanlarımız zaten onların rızkıydı. Allah-u Teala sadece bizim elimizden bunu onlara dağıtılmasını nasip etti.
DİTİB gönüllüsü olarak gittiğimiz Somali’de bizi etkileyen çok değişik anılarım oldu. ‘Ne olur Türk Bayrağını bana ver’ diyenler oldu.
DİTİB aracılığıyla Müslümanların emaneti dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerine uluştıran gönüllü kardeşimiz, gittiği ülkelerden kucak dolusu selam ve hatırayla döndü. “2017 Vekaletle Kurban Organizasyonu” ile DİTİB eyalet birliklerinden ve derneklerden 30 gönüllü dünyanın çeşitli bölgelerinde görev yapmak üzere Almanya’nın değişik şehirlerden yola çıktı. Bu gönüllülerden birisi de Balve DİTİB Mimar Sinan Camii Dernek Başkanı Özkan Güler. Gönüllü olarak kurban organizasyonu için gittiği ülkelerde yaşadıklarına ve bölge Müslümanlarının sorunlarına şahitlik eden gönüllümüz Güler, orada yaşadıklarını kaleme aldı.
Amacım, yıllardır severek görev yaptığım DİTİB camiasının, Diyanet Vakfı (TDV) ile birlikte her yıl yaptığı hayri faaliyetlerden olan kurbanları gerçek sahiplerine götürmek ve bu organizasyonda aktif olarak rol almaktı.
Köln-İstanbul uçuşundan sonra, İstanbul’da diğer ekip arkadaşlarıyla buluşup toplam 15 kişilik ekiple İstanbul-Mogadişu uçağıyla Afrika’ya doğru uçuşa geçtik. Yaklaşık 9 saatlik bir uçuş sonunda Somali-Mogadişu Havaalanına iniş yaparak Afrika’ya ayak bastık.
Bir gece Mogadişu’da Diyanet Vakfı’nın İmam Hatip Lisesi’nde kaldıktan sonra ertesi sabah görev bölgelerimize Somali’nin içlerine dağıtıldık. İki arkadaşımla birlikte başkent Mogdişu’ya 800 kilometre uzaklıktaki Puntland – Galkayo şehrine ulaştık.
Arife gününde birlikte çalıştığımız ekiple birlikte kurbanlıklarımızı tek tek seçtik. Somali Galkayo kırsalında çölün ortasında, mülteci kamplarının yakınında, bizlere Almanya’dan kardeşlerimizin emanet ettiği 1400 küçükbaş kurbanlığı bayram günü kesip dağıtımını yapacaktık.
‘Mazlumların sahibi Türkiye’ diyorlar
Bayram namazı kılınacak alan, geniş bir avlu içerisinde kocaman bir meydanlıktı. Tabi yine girişte sıkı güvenlik tedbirleri alınmıştı. Seccadelerimizi yanımıza almış ve en ön safta çıkışa doğru saf tuttuk. Taş toprak üzerinde namaz kılan binlerce Müslüman aynı anda saf tuttuk. Bizi gören özellikle çocuklar şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Öyle ya belki hayatlarında ilk kez namaz kılan beyaz adam görüyorlardı. Önceden anlaştığımız gibi oradan namazdan hemen sonra acele çıkmamız istenmişti. Lakin biz alışkanlıktan olsa gerek sağımızda ki ve solumuzda ki cemaatle bayramlaşmaya başladık. Bizi gören yanımıza geliyordu belki 5 bin kişi vardı, bayram namazında. Meraklı bakışlarla nerden geldiğimizi soruyorlar, Almanya ve Türkiye deyince yüzleri gülüyor bizi daha sıkı kucaklıyorlardı. Yaşlı, tahminime göre 75-80 yaşlarında bastonlu bir amca yanıma yaklaştı. Sağ omzuma doğru dokunundu ve bana memleketimi sordu: Amcaya Turki Turki deyince, amca ani bir hareketle ‘Allahu Ekber, Allahu Ekber’ diyerek ellerime sarılıp ellerimi öpmeye başladı. Neye uğradığımı şaşırmıştım, yerin dibine geçtim dedem yaşında biri sırf Türküz diye elimi öptü. Bir yandan hüngür hüngür ağlayarak şu niyazda bulunuyordu: Allah’ım sen Türkiye’ye yardım et, Allah’ım sen Türkiye’ye yardım et. Türkiye sahip diyordu yaşlı amca. Ben ve arkadaşlarım donup kaldık gözlerimiz doldu. İnanılacak gibi değildi sırf Türk olduğumuz için elimi öpmüştü yaşlı amca. Başkent Mogadişu’dan 800 kilometre mesafede Afrika’nın içlerinde ülkemize, dua ediyorlar. Mazlumların sahibi Türkiye diyorlar.
Bayram namazından sonra saat 09.00 sularında şehirden 10-15 km uzakta çölün ortası diyebileceğim kesim noktasına geldik. Kurban ekibimiz bizi bekliyordu. Toplamda 5 kasap, 20 yüzücü ve parçalayıcı, 20 paketleyici ve 10 temizlikçi, 20 dağıtıcı yaklaşık 80 kişiden oluşuyordu ekibimiz. Bir günde toplam 1400 küçükbaş kurbanlık kesilecek, parçalanacak, paketlenecek ve dağıtılacaktı. Önce kasapları aldık karşımıza ve hayırsever insanların bizlere emaneti 1400 hisse kurbanın vekâletini tek tek okuyarak vekâletleri verdik. Tekbirlerle kesimler başladı. Kesimler seri bir şekilde yapılıyordu kasaplar işinin ehliydi. Bir yandan da parçalanan etler paketleniyor ve kamyona taşınıyordu.
Kesim noktasının civarında mülteci kampları ve 18-20 haneden oluşan ufak yerleşim yerleri vardı. Kesimler devam ederken etrafta sivil halk birikmeye başladı. Bayram namazından sonra o sıcağın altında bir parça et alabilmek için bekliyorlardı. Sürekli gelip bizden et istiyorlar. Bazıları canlı kurbanlık istiyor, az ilerde biz kendimiz keseceğiz diyorlardı. Etrafta kalabalık gitgide çoğalıyordu, iş çığırından çıkmadan güvenlik geldi ve etrafımıza konuşlandı. Bir an abartılıyor mu acaba dedim kendi kendime. Ama onlarda hem bizim can güvenliğimiz için hem de bize emanet edilen 1400 kurbanlık için endişe ediyordu. Kesimler seri bir şekilde devam ediyordu. Öğleden sonra 1400 kurbanlık kesilip paketlendi ve kamyona yüklendi. Artık dağıtım noktamız olan yere doğru hareket etme vakti gelmişti. Dağıtım noktamız kampların yakınında yine çöl ortasında bir yerdi. Kamplardan gelen mülteciler gruplar halinde sıralanmış bizi bekliyorlardı. Bir gün önceden numara dağıtılmıştı ve bu numara karşılığı dağıtım yapılacaktı. Geniş bir alanda gruplar halinde ve sıra ile dağıtım kamyonuna doğru geliyorlardı. Bayram namazından sonra buraya gelmişler o sıcağın altında paylarına düşecek etleri bekliyorlardı. Kimi yalın ayaktı, kiminin üzeri parça parçaydı.
Zaten çöl sıcağında beklemişler iyice bunalmışlardı bu yüz ifadelerinden de belli oluyordu. Bizler hayırseverlerin temsilcileri olarak buraya gönüller yapmaya gelmiştik. Bir an aklıma geldi, ‘Somalice Bayramınız Mübarek’ olsun nasıl denir diye sormak. – ‘Exi weksin – veya arapca Aid Mubarak’ deniliyormuş. Biz de ‘Exi Weksin’ diyerek torbaları vermeye başladık. Ne kadar da mutlu oluyorlardı, kısmetlerini alınca gözlerinin içi gülüyordu sanki. Etleri dağıtırken zorla gülümsemeye, tebessüm etmeye çalışsam da göz yaşlarıma hakim olamadım.
Akşam otelimize geldiğimizde zorla gülümsemekten yüz kaslarımıza kramp girdi. Bir günde 1400 kurbanlık kesildi. Galkayo’da bir günde 1400 kurban kestik. 1400 kurbanı 4’er parçaya bölerek 5600 parça eti 4 ayrı noktada dağıttık.
5600 aile belki geçen kurbandan sonra ilk kez et yiyebildi. Ve bizde buna vesile olduğumuz için çok mutluyduk. Somali genelinde ise 7 kesim noktasında 21.000 hisse kurbanı kesipil 84.000 aileye dağıtıldı. Rızkı veren Allah’tır, bizim kurbanlarımız zaten onların rızkıydı. Allah-u Teala sadece bizim elimizden bunu onlara dağıtılmasını nasip etti.
DİTİB gönüllüsü olarak gittiğimiz Somali’de bizi etkileyen çok değişik anılarım oldu. ‘Ne olur Türk Bayrağını bana ver’ diyenler oldu.
Son akşam Somali’de ekip arkadaşım yanında getirdiği Türk bayrağını çıkartıp, hatıra fotoğrafı çektirdik. Bunu gören Somalili 16-17 yaşlarında genç kızlar yanımıza geldi bayrağı istedi. Arkadaş vermeyince ısrar ettiler, yalvarıyorlardı nerdeyse. Lütfen sadece bir fotoğraf çekilelim bayrakla diyorlardı. Israrlara dayanamayan arkadaş bayrağı verdi. Genç kız bayrağı eline aldı şöyle bir baktı baktı baktı, boynunu büktü ve gözünden bir damla yaş süzüldü. Ondan bir damla yaş süzüldü ya biz hepimiz ağladık. Kız bayrağımızı öpüyor alnına götürüyordu.
“Kurban Organizasyonu, İslam Dünyasında Kardeşliği İnşa Ediyor”
Bu organizasyona DİTİB’imiz, TDV’nin bütün dünyada İslam kardeşliğini inşa etmek Müslümanlar arasında gönül köprüleri kurma hedefine yardımcı olma bakımından da büyük katkısı oluyor. Bu insanlar mavi tişörtlü mavi yelekli insanları gördüklerinde anlıyorlar ki Türkiye’den gelecekler, bize kurban eti getirecekler ve bizi unutmayıp bize sahip çıktılar. Bu insanlar için Türk-Müslüman, Müslüman-Türk demektir. DİTİB’imizin yaptığı bu hizmetlerin nerelere ulaştığını görmek bizi gururlandırdı. Ve gördük ki mesafeler engel değilmiş, gönül coğrafyalarında ki kardeşlerimize ulaşabilmek için. Biz sadece o insanlara kurban etlerini götürmüyoruz, o insanlarla gönül köprüleri kuruyoruz kardeşlik bağları kuruyoruz.
Bu sene Kurban bayramı Almanya ve Avrupa’da yaz tatiline denk geliyor. İnsanlarımız muhtemelen memleketinde kurbanını kesmek isteyecek. Ama bu mazlum ve muhtaçlar bizi bekliyor. Biliyorlar ki yine Türkler gelecek ve bizlere bayram sevinci yaşatacaklar.
DİTİB ile güvenli elle kurbanları dağıtıyor
Afrika’da yaşadıklarımız bizi o kadar etkilediki bunu mutlaka DİTİB cemaatine anlatmamız lazımdı. Bizde Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Essen DİTİB Eyalet Bölge Birliği olarak bu işi fahri olarak üstlendik. Bölgemizde bugüne kadar 47 dernekte sunumlar yaparak insanlarımıza, DİTİB ile güvenli elle emanet ettikleri kurbanlarını nerelerde ve hangi şartlarda kesilip dağıtıldığını anlattık ve anlatmaya da devam edeceğiz.
Ercüment Aydın / Essen