Prof. Dr. Temizel: Mevlana pasaportuyla dünyanın her yerine gidebiliriz
Prof. Dr. Temizel, yaptığı açıklamada, Mevlana Celaleddin Rumi’nin 17 Aralık 1273’te vefat ettiğini ve her yıl 7-17 Aralık’ta Mevlana Haftası kapsamında çeşitli etkinlikler yapıldığını hatırlattı.
Temizel, Mevlana’nın eserlerinde ortaya koyduğu düşüncelerin, fikirlerin ve yaşam biçiminin Kur’an-ı Kerim kaynaklı, Hazreti Peygamber’in hadis ve sünnetlerine, İslam ahlakına bağlı bir söylem olduğunu belirtti.
İslam’ın bir sevgi, barış ve dostluk dini olduğunu vurgulayan Temizel, Mevlana’nın öğretilerinin de bu doğrultuda olduğunun altını çizdi.
Temizel, Mevlana’nın, Batı dünyasında “aşk ve sevgi” dili dolayısıyla kabul gördüğünü söyledi.
Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.” beytini anımsatan Temizel, Müslümanların da sevgi ve hoşgörü ile hareket etmeleri, dünyaya örnek olması gerektiğini vurguladı.
Temizel, Mevlana’nın kainatta her şeyin insan için yaratıldığını ve İslam’ın insan merkezli bir din olduğunu belirttiğini aktardı.
Bundan dolayı Mevlana’nın, insanın hatırını kırmamayı, gönlünü incitmemeyi, insanı hoş tutmayı gaye edindiğini anlatan Temizel, “Mevlana insanların bir arada dost ve kardeş yaşamalarını tavsiye ederek Mesnevi’de ‘Yol arkadaşlarını ziyareti gerekli say, kim olursa, ister yaya, ister atlı. Düşmanın da olsa bu ihsan, yine iyidir çünkü güzel davranışla nice düşman dost olmuştur. Dost olmazsa kini azalır çünkü güzel davranış kine merhem olur. Ey iyi dost. Bunun dışında nice faydaları vardır fakat uzamasından korkuyorum.’ demiştir.” ifadelerini kullandı.
Mevlana’nın, günümüzde birçok konuda eserlerinden alıntılarla “şahit” gösterilen ve bir şekilde konuşmaların arasına yerleştirilen örnek bir değer olduğuna dikkati çeken Temizel, şöyle devam etti:
“Akademisyen, din adamı, sanayici, siyasetçi, gazeteci, sanatçı birçok meslek grubundan insanlar kendi alanları ile ilgili değerlendirmelerini yaparken bir yolunu bulup ‘İşte Mevlana’nın da dediği gibi’ diyerek kendi düşüncelerini güçlendirmeye çalışmaktadırlar. İslamofobi yaşayan insanların bir bölümünün de Mevlana’nın eserlerinde geçen Hz. İsa ve Hz. Musa hikayelerinde kendi dinlerini bulmaları gerekir. Özellikle Mesnevi’deki ‘Musa ve Çoban’ hikayesinde insanların şekline, şemailine, diline bakılmayacağı, Allah aşıkları arasında ayrımcılık yapılmaması gerektiği vurgulanır ve Hz. Musa, Allah tarafından ‘Biz seni birleştirmek ve kavuşturmak için gönderdik, ayırmak ve uzaklaştırmak için değil’ beytiyle uyarılır. Aslında günümüzde Hristiyan, Yahudi ve hatta ateist biri bile Mevlana’nın bu hikayelerdeki birleştiriciliğinden etkilenir.”
Mevlana’nın aşkı sembollerle anlattığını dile getiren Temizel, “Mevlana’nın düşüncelerinin sınırları aşmasındaki temel etken, Allah aşkı, Allah sevgisi ile Allah’ın yarattığı her şeye olan sevgisidir.” diye konuştu.
“Mevlana’nın aşk çağrısı tüm yaratılmış olanları sevmektir”
Mevlana’nın eserlerinin, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından farklı dillere çevrildiğini hatırlatan Temizel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mevlana’yı diplomasi dili olarak kullanmamız gerekiyor. Mevlana’nın bir diplomatik yönünün olduğunu unutmamamız gerekiyor çünkü kültürel diplomasi çok önemli, çok temiz bir diplomasidir. ‘Mevlana pasaportu’yla dünyanın her yerine gidebiliriz. Mevlana’yı tanıyan, algılayan insanlar, Mevlana’yı özümsemektedirler. Mevlana’nın aşk çağrısı tüm yaratılmış olanları sevmektir.”
Ali Temizel, tüm dünyayı etkileyen yeni tip koronavirüs salgını dolayısıyla Türkiye’nin yurt dışına gönderdiği yardım kolilerinde Mevlana’nın beyitlerinin yer aldığını hatırlattı.
Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsünün yıl boyunca yaptığı onlarca ulusal ve uluslararası sempozyum, konferans, söyleşi ve bilimsel toplantılarla tüm insanlığa Mevlana’nın sevgi dilini, birleştirmeyi öğütleyen mesajlarını ve fikirlerini ulaştırmaya çalıştığını belirten Temizel, Mevlana Araştırmaları Enstitüsü olarak Kıbrıs Yakındoğu Üniversitesi ile anlaşma yaptıklarını anımsattı.
Temizel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Geçen yıl Mevlana Haftası’nda ortak çalıştık. Bu yıl pandemi olmasaydı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de program yapacaktık. İran’daki Mevlana Vakfı ile 2 yıl önce mayıs ayında Mevlana’nın ailesinin göçü için yapılan programı birlikte yaptık. 2008’de Tacikistan’daki bir üniversitede TİKA’nın koordinatörlüğünde sempozyum yaptık. Tacikistan ile ilişkilerimiz aslında çok iyi değil. Özellikle kültürel ilişkilerimizin Mevlana üzerinden oluşabileceğini düşünüyorum. Mevlana’nın doğup büyüdüğü bölge, Tacikistan’a yakın yerler.”