Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluşundan Bugüne AK Parti Sempozyumu”na katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuruluşundan Bugüne AK Parti Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Dün siyasi özgürlüğümüzü, birbirimize kenetlenip çıplak ellerimizle darbecilerin silahlarına galebe çalarak korumuştuk. Bugün de ekonomik özgürlüğümüzü, yine birbirimize kenetlenip imkânlarımızı seferber ederek koruyacağız. Ekonomik tetikçilere vereceğimiz en güzel cevap, işimize dört elle sarılmak olacaktır. Daha çok üreteceğiz. Daha çok ihraç edeceğiz. Daha çok istihdam oluşturacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen, “Kuruluşundan Bugüne AK Parti Sempozyumu”na katıldı.
ATO Congresium’da düzenlenen sempozyumda, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Sempozyumun başarılı geçmesini dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti’yi ve AK Parti dönemini anlamanın, bugünlerde çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun için siyasetten dış politikaya, ekonomiden toplumsal hayata kadar her alanda AK Parti’nin Türkiye’de gerçekleştirdiği büyük dönüşümün konuşulacak, tartışılacak, değerlendirilecek olmasını önemli görüyorum” dedi.
“AK Parti, nevzuhur bir siyasi oluşum değildir. Biz, en başından beri AK Parti’yi milletimizin partisi olarak gördük ve öyle tanımladık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Dolayısıyla AK Parti’nin tarihi, milletimizin tarihi kadar eskidir. Cumartesi günü yapacağımız büyük kongremizde, bu konuyu enine boyuna kamuoyumuzla paylaşacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti’yi anlamak için önce Türkiye’yi ve Türk milletini anlamanın gerekli olduğuna işaret ederek, “Coğrafyasıyla, tarihiyle, kültürüyle, sevinciyle, hüznüyle bu milleti anlamayan hiç kimse, AK Parti’nin ne olduğunu, nereden geldiğini, ne yaptığını, nereye gittiğini çözemez. AK Parti’nin nasıl olup da 2001 Ağustos’unda kurulup 2002 Kasım’ında iktidar olduğuna, girdiği her seçimden birinci çıktığına akıl erdiremeyenlere tavsiyemiz, bakış açılarını değiştirmeleridir” şeklinde konuştu.
Konuşmasında “Bizimle girdikleri her yarışı kaybedenlerden bazılarının, işi millete hakaret etmeye kadar vardırmaları aslında hiç de şuursuz bir tepki değildir” değerlendirmesini yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Bunlar geçmişte hem devletin imkânlarını tepe tepe kullanmış, hem de milletimizin değerlerine, inancına, kültürüne savaş açmış faşist bir zihniyetin önümüzdeki temsilcileridir. Seçimler sonrasında sergiledikleri tavırlar da AK Parti’yi değil, milleti yenememiş olmanın hırsından kaynaklanıyor. Bu kesim artık ülkemize ve milletimize olan düşmanlıklarını AK Parti’ye muhalefet örtüsü altında gizleyemez hâle geldi. Esasen tüm bunları doğrusu hayırlı gelişmeler olarak görüyorum.”
Konuşmasında, Türkiye’ye yönelik açık bir ekonomik saldırı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskiden bu işler daha sofistike, daha örtülü, daha dolaylı yollardan yapılırdı. Şimdi bodoslama bir şekilde üzerimize geliyorlar. Buna karşı yapabileceğimiz iki şey var. Bunlardan biri ekonomik, diğeri siyasi tavırdır. Ekonominin gerektirdiği teknik tedbirleri alıyoruz” şeklinde konuştu.
Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili tüm kurumlarını bu konuda gece-gündüz çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de tüm süreci yakından takip ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Yapabileceğimiz ikinci ve bana göre asıl önemli olan husus, siyasi duruşumuzu sağlam tutmaktır. Madem maruz kaldığımız saldırın ekonomimizin gerçek durumuyla bir ilgisi yoktur, işin arkasında başka niyetler vardır, öyleyse bizim de kendimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunları söylerken, ekonomi alanında cari açık, faizler, enflasyon başta olmak üzere çözülmesi gereken bazı sorunlar bulunduğu gerçeğini gözden ırak tutmadıklarını, aynı zamanda ülkemizin uzun süredir uluslararası alanda gerçek ekonomik gücüyle ve potansiyeliyle mütenasip olmayan bir konuma yerleştirilmeye çalıştığını da bildiklerini ifade etti.
“Son saldırı, bu haksızlığın üzerine adeta dikenle gelinerek cilalı sözleri, fiyakalı raporları, cafcaflı grafikleri anlamsız hâle getirmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye ismini kapatıp ülkemizin ekonomik verilerini yerli-yabancı, dost-düşman kime gösterirseniz gösterin, ortada bir gariplik olduğunu fark edecektir. Mesela son döviz kuru olayına bir bakalım. Dolar, ülkemizin parası karşısında bir anda 4,8 seviyesinden nasıl oldu da 7’lere fırladı? 15 Temmuz sabahı 2,8 seviyesinde olan kurun, 2 yılda 4,8 seviyesine çıkmış olması dahi anlamsızken, bu durumu nasıl izah edeceğiz?”
Ortada buna sebep olacak bir fevkaladelik, anormallik olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 1994 ve 2001 krizinde olduğu gibi veya 10 yıl önceki Mortgage krizinde Avrupa’da ve Asya’da olduğu gibi bankalarının batmadığının altını çizdi.
Bugün ülkemizin her bakımdan dünyadaki en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahip olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Borçlarımızı tıkır tıkır ödediğimiz gibi, kamu borç stokunun millî gelire oranında Avrupa’nın en iyi ülkesiyiz. Türkiye çok büyük bir felaket yaşayıp üretemez, ticaret yapamaz duruma mı düştü? Hayır. Hamdolsun ekonomimiz tıkır tıkır çalışıyor, ihracatta, turizmde, istihdamda rekorlar kırdığımız bir dönemden geçiyoruz. Dünyada örnek gösterilen turizmde adeta patlama yaşayan bir ülke konumundayız. Bir savaşa mı girdik, işgale mi uğradık, siyasi veya sosyal bir kaos mu yaşıyoruz? Hayır. Tam tersine kendi topraklarımızda da, bölgemizde de huzurun, güvenin, istikrarın teminatı bir ülke durumundayız. Öyleyse bu soruna her zamanki klasik yaklaşımın dışında bir bakış açısıyla bakmak, ona göre bir hareket tarzı belirlemek zorundayız. Bizim yaptığımız şu anda budur.”
İşin ekonomi tarafının küresel boyutunun açıkça ortada olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’nın sadece ülkemizi değil, Çin’den Rusya’ya, İran’dan Avrupa’ya kadar pek çok yeri ekonomik bakımdan hedef almış durumda olduğuna dikkat çekti. Bu durumun tek başına ülkemizde yaşananları izaha yetmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Demek ki ülkemize yönelik daha büyük ve daha derin bir operasyon var” dedi.
Ekonomide son 16 yılda ülkeyi 3,5 kat büyüterek çok önemli bir sıçrama yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sıçramadan rahatsız olanların bulunmasının gayet tabii olduğunu belirtti.
“AK Parti döneminde bizim yaptığımız en önemli değişimi, devletimizle milletimizi barıştırarak ülkemizin gücünü ekonomide kat ettiği mesafenin çok üzerinde bir yere taşımış olmamızdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sanıyoruz birileri asıl bu durumu kabullenemiyor, hazmedemiyor, rahatsızlık burada. Bunlar sahada bize istediklerini yaptıramayınca da tıpkı diplomasi gibi, tıpkı askerî güç gibi, tıpkı sosyal ve siyasi istikrarsızlık gibi ekonomiyi de bir silah olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Ekonomiyle ilgili kararlarımızı bu derece soğukkanlı almamızın, adımlarımızı bu derece dikkatli atmamızın sebebi, işte bu arka plandır” değerlendirmesini yaptı.
“Biz, sizinle stratejik ortak değil miyiz? Biz, sizinle Somali’de beraber olmadık mı? Biz, sizinle Afganistan’da herkes bir tarafa dağılırken orada beraber olmadık mı? Kosova’da beraber olmadık mı? Peki, bu yaptığınız nedir? Ne yapmak, nereye varmak istiyorsunuz? diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şunu bilmeniz lazım, bu milletin karakteri sağa, sola savrulan bir karakter değildir. Şunu da söyleyeyim, yaşadığımız sürecin bize bir maliyeti vardır ama operasyonu gerçekleştirenlere de bir maliyeti olduğu şüphesizdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaşanılan sürecin ülkemize bir maliyeti olduğunu, ama operasyonu gerçekleştirenlere de bir maliyeti olduğunu sözlerine ekledi.
Türk Milleti’nin istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda, canıyla, malıyla, dişiyle, tırnağıyla tüm varlığını ortaya koyacağını defaatle gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “15 Temmuz bunun en son, en büyük ve en çarpıcı örneğidir. Dün milletimizle birlikte tankların, topların, uçakların, helikopterlerin, namluların karşısında dimdik durmuştuk. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, bugün de milletimizle birlikte doların, kurun, enflasyonun, faizin karşısında aynı kararlılıkla duracağız. Dün siyasi özgürlüğümüzü, birbirimize kenetlenip çıplak ellerimizle darbecilerin silahlarına galebe çalarak korumuştuk. Bugün de ekonomik özgürlüğümüzü, yine birbirimize kenetlenip imkânlarımızı seferber ederek koruyacağız.”
Konuşmasının devamında millete ve iş dünyasına seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomik tetikçilere vereceğimiz en güzel cevap, işimize dört elle sarılmak olacaktır. Daha çok üreteceğiz, daha çok ihraç edeceğiz, depoları kilitlemenin anlamı yok. İhraç, ihraç, ihraç…’Üretimi askıya alalım.’ Çok ciddi yanlış yaparsınız. Üretim, üretim, üretim… Yola devam. Daha çok istihdam oluşturacağız, daha çok ter dökeceğiz, daha çok emek vereceğiz. Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini, daha kalitelisini burada üretip, biz dışarıya satacağız. Amerika’nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız. Onların Iphone’u varsa, öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemizde Venüs var, Vestel var. Biz bunları uygulayacağız. Ne yaptığımızı, ne yapacağımızı anlasınlar. Dolayısıyla biz, kendimize yeteceğiz. Olmayanı da üreteceğiz. Dışarıya para verip yaptırdığımız her işin daha güzelini yapıp biz dışarıya servis edeceğiz. Bu millet bunları yapmaya muktedirdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin, Türkiye insansız hava aracı istediğinde “Kongre izin vermiyor” dediğini hatırlatarak, “Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Şimdi bunları biz üretiyor muyuz, üretiyoruz. Sıkıntımız var mı, yok. Hem de istediğimiz kadar üretiyoruz. Ve şimdi ihraca başlıyoruz, mesele bu” şeklinde konuştu.
“Hammaddeden yarı mamule, yarı mamulden mamule, mamulden yüksek teknolojiye, yüksek teknolojiden tasarıma doğru işlerimizi geliştireceğiz. Fabrikalarımızı daha çok çalıştıracağız. Yatırımlarımıza ara vermeyeceğiz. Pazarlarımızı genişletmek için dünya kazan biz kepçe daha çok dolaşacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hafta içinde Batı’da, uluslararası camiada yapacakları birçok görüşmenin olacağını belirtti. Hazine ve Maliye Bakanı Beraat Albayrak’ın bazı ülkeleri dolaştığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de telefonla irtibatları kurduğunu, kurmaya devam edeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağ olsun Batı’dan dostlar aradı, onlarla görüşüyoruz, görüşmelerimizi devam ettireceğiz ve Türkiye’de bir araya gelmenin gayretleri içerisindeyiz, onlarla bir araya geleceğiz. Dayanışmamızı bu şekilde sürdüreceğiz” dedi.
“Ülkemize yatırım yapmayı düşünenleri daha çok teşvik edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaynakları içeriden dışarıya doğru değil, dışarıdan içeriye doğru akıtacaklarını belirterek, “Bunları başardığımızda, önümüze konan engellerin birer birer devrildiğini, kurulan tuzakların birer birer bozulduğunu, yazılan senaryoların birer birer yırtıldığını göreceğiz. Millet olarak bunu daha önce defalarca başardık. Çanakkale’de başardık. İstiklal Harbinde başardık. Menderes’le başardık. Özal’la başardık. AK Parti’yle 16 yıldır başarıyoruz. İnşallah bu defa da başaracağız. Hep söylediğim gibi, bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. İnanın bana gerisi çok kolay” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bekle gör anlayışıyla üretimi durdurursak, ihtiyat diyerek ticareti aksatırsak, önümüzü görelim diyerek yatırımları ertelersek, hele hele paramızı eyvah tehlike var, dövize yönlendirirsek inanın asıl o zaman düşmana teslim olmuş duruma düşeriz. Sen Türk’sün, sen Türk Lirasıyla beraber yoluna yürüyeceksin. Vatan toprağından vazgeçmekle üretimden, yatırımdan, ticaretten, velhasıl ekonomiden vazgeçmek arasında bir fark yoktur. Her ikisinin de sonucu aynı kapıya çıkar. İnşallah buna meydan vermeyeceğiz. Milletimizle, iş dünyamızla, üreticilerimizle, ihracatçılarımızla, çalışanlarımızla birlikte gönül gönüle, el ele, omuz omuza verip bu meselenin üstesinden geleceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında siyasi hayatlarının hiçbir döneminde küçük düşünmedikleri gibi bu hadise karşısında da asla küçük düşünmediklerini ifade ederek, “Bizim asıl hedefimiz, bu konjonktürel krizi aşmak değil 2023 hedeflerimize ulaşmaktır. Çünkü bu hedeflere ulaşamazsak daha çok krizle karşı karşıya geleceğimizi biliyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Savaşı’nın tarihi olan 26 Ağustos’un yaklaştığını anımsatarak, “26 Ağustos’ta yeniden Malazgirt’ten yola çıkacağız, unutmayın. Yeniden bir diriliş olacak inşallah” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan son 16 yılda Türkiye’nin büyümesinden, gelişmesinden, zenginleşmesinden bu ülkede yaşayan 81 milyon vatandaşın istifade ettiği gibi Türkiye olarak bölgemizdeki ve dünyadaki tüm mazlumlara, gariplere de el uzattıklarını hatırlattı. Gayrisafi millî hasılaya oranla insani yardımlarda dünyanın en zenginlerinin geride kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sonra da bu böyle devam edecek. Biz her zaman garip-gurebanın yanında yer aldık. O gelişmeyen ülkelere ilk koşan hep biz olduk, yine biz olacağız. Bütün bunların hürmetine bu millet evvelallah batmayacak, dimdik ayakta durmaya devam edecek. Biz ülkemizi alan el iken veren el durumuna getirdik. Siyasi görüşü ne olursa olsun akıl ve vicdan sahibi herkes bugünkü Türkiye’nin AK Parti kurulduğu dönemdeki Türkiye’den çok ileride olduğunu kabul edecektir” şeklinde konuştu.
Konuşmasının devamında, “2023 hedeflerimizle sembolleştirdiğimiz yarınki Türkiye de inşallah bugünden daha ileride olacaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizle birlikte devletimizin de zenginliği, gücü, imkânı artacak. Böyle bir Türkiye’yi hiç kimse döviz kuru oyunlarıyla, enflasyon ve faiz baskısıyla köşeye sıkıştırmayı düşünemeyecek. Üretimimizle, ihracatımızla, pazarlarımızla, markalarımızla dünyada hak ettiğimiz yeri aldığımızda cari açık, enflasyon, faiz diye bir sorunumuz olmayacak. Her alanda kendi ihtiyacımızı karşıladığımız gibi dünyaya yüksek teknolojiye, tasarıma, markaya dayalı ürünler satıyor olacağız” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayinde kimseye muhtaç olmadan kendi ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra Türkiye’ye dost olanlara da el uzatacak duruma gelineceğini söyledi.
Gelişmiş ülkelerin nüfusları hızla yaşlanırken Türkiye’nin genç, eğitimli, dinamik ve üretken nüfusuyla bölgenin ve dünyanın parlayan yıldızı haline geleceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye geliştikçe, ekonomik olarak büyüdükçe gençlerin önünün daha da açılacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazılarının özellikle gençleri tahrik etmek için yurt dışı güzellemeleri yaptıklarına işaret ederek “Şundan emin olunuz, yurt dışında verdiği emeği ve ortaya koyduğu gayreti burada sergileyen herkes ülkemizde çok daha iyi bir hayat seviyesine kavuşacaktır. Kendi ülkesinde ortalama bir işte oldukça iyi bir standartta yaşamayı yurt dışında sefalet içinde hayatını sürdürmeye tercih eden varsa elbette kendi bileceği bir iştir. Ama bununla kalmayıp bir de ülkesini karalamayı tercih edenlere biz mankurt diyoruz. Bizim mankurtlara ihtiyacımız yok. Bize bu ülkenin kalbi iman dolu, kafası zehir gibi çalışan, kendilerine eğitimden spora, sağlıktan teknolojiye her türlü imkânı sağladığımız gençler yeter” dedi.
AK Parti davasının, işte bu gençliği yetiştirme davası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için 2053 ve 2071 vizyonlarımızı gençlerimize emanet ettik. Önümüzdeki dönemde özellikle bu davamıza, bu hedeflerimize daha sıkı sahip çıkacağız. Türkiye’yi gençlerimizle birlikte hedeflerine ulaştıracağız” dedi.
Sempozyumdaki oturumların, partilerinin kuruluş yıl dönümünde ve büyük kongrelerinin arifesinde delegelere, partililere, gençlere ufuk açacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, azim ve gayretle yollarına devam edeceklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” vurgusu yaparak, bu özelliklerle geleceğe yürüyeceklerini de kaydetti.
Programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da katıldı. Sempozyum kapsamında, kuruluşundan bugüne AK Parti politikaları gün boyu sürecek 4 farklı oturumda ele alınacak.