Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’ne katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye olarak her fırsatta, Birleşmiş Milletler’de, özellikle de Güvenlik Konseyi’nde reforma ihtiyaç duyulduğunu söylüyoruz. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye formüle ettiğimiz bu çağrımızın temelinde adalet talebi vardır. Dünyadaki 193 ülkenin kaderinin sadece beş ülkeye, hatta hatta bir ülkeye bağlı olması en büyük adaletsizliktir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4. Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’ne katılanlara akşam yemeği verdi. Dolmabahçe Sarayı’ndaki yemekte, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“ADALET, TÜM İNSANLIĞIN ORTAK TALEBİDİR”
Adaletin; hangi ırk, inanç, renk ve coğrafyadan olursa olsun tüm insanlığın ortak değeri ve talebi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk insandan beri peşinden koşulan, aranan, mücadelesi verilen bu kavram, medeniyetlere rengini veren en temel değer olmuştur. Mensubu olduğumuz medeniyet de, adaleti mülkün, yani devletin, ülkenin, toplumun temeli saymaktadır” dedi.
Türk kültüründe yer alan “şeriatın kestiği parmak acımaz” sözünün, “yargının verdiği kararın sonuçları ne kadar ağır olursa olsun, bireyler ve toplum nezdinde kabule şayandır” anlamına geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun adalete olan saygı ve güveni ifade ettiğinin altını çizdi.
Batıdaki büyük devrimlerin, kanlı sosyal dönüşümlerin temelinde adalet arayışının yattığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Günümüzde de bir ülkenin gelişmişliğinin veya geri kalmışlığının en önemli ölçülerinden biri, hukuk sistemlerinin iyi çalışıp, çalışmadığı, yani adalet mekanizmasının işleyip, işlemediğidir” değerlendirmesini yaptı.
“HEP BİRLİKTE DURUP DÜŞÜNMELİ, KENDİMİZİ SİGAYA ÇEKMELİYİZ”
Konuşmasının devamında “Madem ilk insandan bugüne kadar adalet, hukuk, kanun bu kadar önemli, öyleyse niye hâlâ bunca zulüm, bunca haksızlık, bunca feryat, bunca gözyaşı vardır?” sorusunu soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlık daha dün Bosna’da, çok daha yakın zamanda Myanmar’da, Suriye’de on binlerin, yüzbinlerin, milyonların hunharca katledilişine engel olamıyorsa, yeryüzünde nasıl adaletten bahsedebiliriz? Batı toplumlarının çöpe atarak israf ettiği yiyecekler Afrika’daki tüm açları doyuracak boyuta ulaşmışsa, burada hangi adaletten söz edilebilir? Sadece kendi güvenlikleri ve refahları için mazlumlara, mağdurlara kapılarını kapatan ülkelerin gelişmiş sıfatını taşıdıkları bir dünyada, hangimiz kendimizi adalet dairesi içinde hissedebiliriz? İnsanların, toplulukların, devletlerin, uluslararası kuruluşların kendi aralarında sürekli bir adalet tartışması yaşanıyorsa, hep birlikte durup düşünmeli, kendimizi sigaya çekmeliyiz.”
Birleşmiş Milletler başta, dünyada amacı insanlığın topyekûn güvenlik ve refahını sağlamak olan pek çok kurum ve bu doğrultuda imzalanmış pek çok uluslararası belgenin bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Milyarlarca insanın umut bağladığı uluslararası sistem, kelimenin tam anlamıyla çatırdıyor. ‘En kötü düzen, düzensizlikten iyidir’ sözü, kötü düzenin sürmesine değil, tam tersine bir an önce ıslahının gerekliliğine işaret eder.”
“DÜNYADAKİ 193 ÜLKENİN KADERİNİN SADECE 5 ÜLKEYE BAĞLI OLMASI EN BÜYÜK ADALETSİZLİKTİR”
Türkiye olarak her fırsatta, Birleşmiş Milletler’de, özellikle de Güvenlik Konseyi’nde reforma ihtiyaç duyulduğunu söylediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya 5’ten büyüktür diye formüle ettiğimiz bu çağrımızın temelinde adalet talebi vardır. Dünyadaki 193 ülkenin kaderinin sadece 5 ülkeye, hatta hatta bir ülkeye bağlı olması en büyük adaletsizliktir. Bunun için biz, sistemin yeniden kurulmasını istiyoruz. Buranın tamamen reforme edilmesinin gereğine inandığımızı söylüyoruz. Dünyadaki kıta, inanç, kültür dağılımlarını gözeten adil bir yapı tesis edilmeden Birleşmiş Milletler’in ve Güvenlik Konseyi’nin insanlığın geleceğinde varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin, çoğunluğu Suriye’den olmak üzere, Irak’tan, Afganistan’dan, Afrika’dan gelen dört milyonun üzerindeki sığınmacıya ev sahipliği yaparak, uluslararası toplumun hem yükünü taşıdığını hem de onurunu kurtardığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son İdlib’de sağlanan istikrar ile on binlerce insanı ölümden, milyonlarca insanı da sefaletten kurtardıklarını hatırlattı.
“AĞIZLARINDAN ‘DEMOKRASİ’Yİ DÜŞÜRMEYENLER, TERÖR ÖRGÜTLERİNİ DESTEKLEMEKTE”
“Türkiye olarak Suriye’de huzuru tesis ettiğimiz her yerde ilk olarak güvenlik ve adalet sistemini işler hâle getirmeye çalışıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu başarmadan diğer hususlarda mesafe kat edilemeyeceğini, büyük fedakârlıklarla oluşturulan huzur ikliminin korunamayacağını vurguladı. Buna karşılık bölgede hâlâ Türkiye’nin insani duruşunun karşısına terör örgütleriyle iş birliği yaparak çıkan ülkeler bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstelik bu terör örgütleri kontrolleri altındaki bölgelerde insanların can ve mal güvenliğine en büyük tehdidi oluşturuyor. Buna rağmen, lafa geldiğinde ağızlarından demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini düşürmeyenler bu örgütleri desteklemekte, palazlandırmakta hiçbir beis görmüyorlar. Biz temsil ettiğimiz tarihin ve medeniyetin gereği olarak adalet çizgisinden ayrılmadan, kendimiz, bölgedeki kardeşlerimiz ve tüm insanlık için en iyisini yapmanın mücadelesini veriyoruz. Demokrasisine, özgürlüğüne ve hukuk devleti ilkesine sahip çıkma kararlılığını 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sırasında canıyla ortaya koymuş bir ülke olarak biz bu konuda çok rahatız” diye konuştu.
“TÜRKİYE, YAŞADIĞI TÜM SIKINTILARA RAĞMEN BÖLGESİNİN İSTİKRAR VE GÜVEN ABİDESİ KONUMUNDADIR”
Türkiye’nin yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen, bölgesinin istikrar ve güven abidesi konumunda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için çevremizde gördüğümüz haksızlıklara böylesine kararlı bir şekilde karşı çıkabiliyor, sözümüzü yüksek sesle ifade edebiliyoruz. Türkiye’nin küresel meselelere adalet merkezli yaklaşımını en iyi, siz kıymetli hukuk insanlarının anlayacağına inanıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde üzerinde en çok durulacak hususlardan birinin yargı bağımsızlığı olduğunun altını çizdi. “Karşınızda okul kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse mahkûm edilmiş ve demir parmaklıklar ardına girmiş birisi olarak duruyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dolayısıyla yargı bağımsızlığının anlamını ve önemini bizzat yaşayarak öğrendim. Bunun için ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde milletimize, ülkemizi eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik temelleri üzerinde yükseltme sözü verdim” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Göreve gelir gelmez adalet teşkilatımızın fiziki altyapısının geliştirilmesinden insan kaynağının zenginleştirilmesine ve mevzuatının yenilenmesine kadar bir dizi reformu hayata geçirdik. Darbe girişiminde bulunan bir çetenin yargı içindeki mensuplarını tasfiye ederek, bu konudaki en büyük sorunumuzu da çözdük. Bugün hâkim, savcı sayımız 17 binin üzerine çıktı. Bu sayının hâlâ yetersiz olduğunu biliyoruz. Yüksek nitelikli personel alımı ve bunların en ileri düzeyde eğitimiyle sayıyı artırıyoruz. Bakanlığımızdaki ve adliyelerimizdeki yardımcı personel sayısını 61 binden 140 bine çıkartarak burada da önemli bir mesafe kat ettik.”
“ÜLKEMİZİN DEMOKRATİK, HUKUK DEVLETİ NİTELİĞİNİ GÜÇLENDİRDİK”
Kendileri göreve gelene kadar Türkiye’de adliyelerin çoğunlukla alt katlarda, çok kötü şartlara sahip yerlerde faaliyet yürüttüklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz, kalitenin fiziki iyileşmeyi de gerektirdiği anlayışıyla ülke çapında mimarisi ve diğer altyapısıyla çok ileri standartlara sahip 245 adalet sarayı inşa edip hizmete sunduk. Yine adalet sisteminin önemli bir unsuru olan adli tıp hizmetlerini yaygınlaştırdık ve modernleştirdik. Temel kanunlarımızın tamamını günün şartlarına uygun hâle getirerek yeniledik. İstinaf mahkemelerini kurarak Yargıtay ve Danıştay’daki yığılmanın önüne geçtik. Şu anda 9 bölge adliye ve 7 bölge idare mahkememiz hizmete geçmiş durumdadır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlara alternatif bir hak arama yolu olarak Kamu Denetçiliği Kurumunu kurduklarını söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını getirerek vatandaşlarımızın hak arama yollarına bir yenisini daha ekledik. Arabuluculuk ve uzlaştırma konularında mahkemelere gitmeden çözüm üretecek alternatifler getirdik. İnsan haklarından kişisel verilerin kullanımına kadar geniş bir alanda kurumsal yapılar oluşturduk. Burada uzun uzun saymayacağım pek yöntemi, kurumu, düzenlemeyi ve uygulamayı hayata geçirerek ülkemizin demokratik, hukuk devleti niteliğini güçlendirdik. İnşallah bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda zirvede tartışmaya açılacak olan yargıda şeffaflığa ilişkin İstanbul Deklarasyonu’nun; adaletin tesisi ve yargıda şeffaflığın güvence altına alınması konusundaki çalışmalarda bir dönüm noktası olacağına inandığını ifade ederek, 4. Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nin hayırlı olması temennisinde bulundu.