“Gençliği ihmal eden bir milletin istikbali ve istiklali tehdit altında demektir”
2018 Yılı Mevlid-i Nebi haftası açılışında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençliği ihmal eden, gençlerine sırtını dönen, onların ruh ve gönül dünyalarının imarı için gerekli özeni göstermeyen bir milletin, istikbali ve istiklali tehdit altında demektir. Bizler de Resulü Kibriya Efendimizin sünnetine uygun bir şekilde son 17 yıldır gençlerimize büyük önem ve öncelik veriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2018 Yılı Mevlid-i Nebi haftası açılışına katıldı. Sinan Erdem Spor Salonunda gerçekleşen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında pazartesi gecesi idrak edilecek Mevlid gecesini tebrik ederek, Peygamber Efendimizin dünyaya teşriflerinin yıl dönümünün ülke ve ümmet-i Muhammed için manevi bir uyanışa, dirilişe ve yeni bir şahlanışa vesile olması temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında, “Andolsun ki Resulullah’da sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel örnekler vardır” ayetine atıfta bulunarak Hazreti Ayşe’nin Peygamber Efendimizi “yürüyen Kuran” olarak tarif ettiğini hatırlattı.
“SİYER-İ NEBİ BİZLER VE GELECEK NESİLLER İÇİN REFERANS KAYNAĞIDIR”
“Peygamber Efendimiz, sadece Kur’an’ı Kerim’in vahyine aracılık etmemiş, aynı zamanda onu bilfiil yaşayarak, kendi benliğinde ve kendi ruhunda müşahhas hâle getirerek geride bizler için rehber almamız gereken bir örnek bırakmıştır” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyer-i Nebi, Efendimizin hayatı olmasının yanı sıra bizler ve gelecek nesiller için referans kaynağıdır. O’nun hayatı sadece ümmeti için değil, kendisinden sonra gelen tüm insanlık için de en güzel rehberdir. Sünnet ve Siret olmadan İslam’ın yaşanması mümkün değildir. Bir Müslümanın Sünnetle, Peygamberimizin örnek hayatıyla olan bağı ne kadar güçlü, ne kadar muhkem, ne kadar kavi ise, diniyle olan bağı da o derece güçlüdür, sağlamdır” diye ekledi.
Gençliği, evliliği, aile reisliği, yaşlılığı, dostluğu, savaşçılığı, idareciliği, tüccarlığı, mücadeleleri, gazaları ile Hazreti Muhammed’in Müslümanların hayatının her safhasının rehberi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Efendimiz Resul olmadan önce de Emin’di. Kendisi insanın esfel-i safilin, yani aşağıların en aşağısına düştüğü cahiliye toplumunda dahi Muhammed-ül Emin olarak tanınıyordu. O, 63 yıllık ömrünün her aşamasını ümmeti ve tüm insanlık için bir edep, ahlak, muhabbet timsali olarak yaşayan bir eşref-i mahlûkattı. Öyle ki, onun hayatına kastetmek için gelenler onda hayat buldular, ona husumet besleyenler onda sevgiyi ve şefkati öğrendiler. Resul-ü Ekrem Efendimiz emin kişiliğiyle, adaletiyle, hakkaniyetiyle, merhametiyle, edep, tevazu, hayâsıyla insanlığın önünde yepyeni bir dünyanın, yepyeni bir hayatın kapılarını açtı.”
“GENÇLERİMİZİN PEYGAMBER EFENDİMİZİN HAYATINI ÖĞRENMESİ BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seneki Mevlid-i Nebi haftasının temasının “Peygamber ve Gençlik” olmasının son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, “Özellikle gençlerimizin Peygamber Efendimizin hayatını, onun kutlu mirasını öğrenmesi, sindirmesi, bilfiil tatbik etmesi çok büyük önem arz ediyor. Zira gençlik, insan ömrünün en kıymetli hazinesi, hayatının bahar mevsimidir. Gençliğin enerjisini, heyecan ve cesaretini çok iyi bilen Efendimiz, Risalet vazifesinin ilk günlerinden itibaren gençlerle çok yakından ilgilenmiştir” dedi.
Peygamberimize ilk iman edenlerin, onun getirdiği ilahi mesajı ilk kabul edenlerin gençler olmasının tesadüf olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk Müslümanların kahir ekseriyetinin 30 yaşın altındaki gençlerden teşekkül ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Hazreti Peygamber’in gençlere iyiyi, güzeli, hakkı, hakikati anlatarak rehberlikte bulunduğunu, heyecanlarını iman ve güzel ahlak ile insanlığa hizmete yönelttiğini belirterek “Onun rehberliğinde gençler hayatlarının en coşkun çağını saadet asrına dönüştürmüş, İslam medeniyetinin iman, bilgi, hikmet, marifet ve ahlakla neşv-ü nema bulmasına büyük katkılar sağlamışlardır” ifadelerini kullandı.
Gençliği ihmal eden, gençlere sırtını dönen, onların ruh ve gönül dünyalarının imarı için gerekli özeni göstermeyen bir milletin, istikbali ve istiklali tehdit altında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler de Resulü Kibriya Efendimizin sünnetine uygun bir şekilde son 17 yıldır gençlerimize büyük önem ve öncelik veriyoruz. Eğitimden iş hayatına, siyasetten devlet yönetimine kadar her alanda gençlerimizin önünü açmaya, onlara millî bir kimlik ve özgüven aşılamaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
“16 YIL ÖNCESİYLE KARŞILAŞTIRILDIĞINDA BUGÜNÜN TÜRKİYE’Sİ HER AÇIDAN DAHA ÖZGÜR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençleri tekrar medeniyet değerleriyle buluşturacak, onlara bu dünyadaki varlık gayelerini hatırlatacak projeler yürüttüklerini belirterek Gezi olaylarıyla başlayan ve 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle zirveye çıkan hadiseler bu konudaki en küçük bir ihmalin dahi ne büyük sorunlara, sıkıntı ve acılara yol açabileceğini gösterdiğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu ülkenin gençliğine yapılacak en büyük kötülük, onları hayat damarları olan medeniyet değerlerimizden koparmak olacaktır. Her karşı toprağı şehit kanlarıyla sulanmış Türkiye, maalesef uzun yıllar böyle bir zihniyetin boyunduruğu altında kalmıştır. Allah Allah nidalarıyla vatanlaştırılan bir ülkenin camileri, minareleri tam 18 yıl boyunca Ezanı Muhammedi’ye hasret bırakılmıştır. Bakın şimdi yeniden bu hortlatılıyor, yeniden bu gündeme getiriliyor. Asla başaramayacaksınız, benim aziz milletim bir daha o günlere dönmeyecek.”
Konuşmasının devamında bu ülkenin, camilerin ahırlara çevrildiği, ihmalkârlıktan yıkıldığı, sırf birilerine şirin gözükmek için kapılarına kilit vurulduğu günler yaşadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu millet, ilim, irfan, hikmet sahibi âlimlerine zulmedildiği, Kur’an eğitiminin dahi ancak gizli saklı bir şekilde verildiği karanlık yıllara şahitlik etti. İnsanların sakalından, kılık kıyafetinden dolayı takibata uğradığı dönemlerden geçtik. Kız çocuklarının başörtüleri sebebiyle üniversite kapılarından geri çevrildiği, üniversite kapılarında ikna odalarının kurulduğu utanç sahnelerine şahit olduk” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizim gençliğimiz ilericilik adına zifiri bir karanlığın, modernlik adına faşizmin, Batılılaşma namına din ve millet düşmanlığının hüküm sürdüğü bir atmosferde geçti” ifadelerini kullanarak konuşmasına şöyle devam etti: “Bu ülkenin gençleri sağcı-solcu denilerek birbirine kırdırıldı. Yüreği vatan ve millet sevgisiyle dolu körpe fidanların umutları çalındı. 21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi çocuklarımızı ülkemizdeki üniversitelerde okutamamanın hüznünü bizzat yaşadık. Göreve geldiğimiz andan itibaren de tüm enerjimizi ülkemizi bu kesif atmosferden kurtarmak için harcadık. 16 yıldır mesaimizin kahir ekseriyetini Türkiye’yi özgürleştirmek, medeniyet değerleriyle barıştırmak, yokların, yoksulların, yasakların ülkesi olmaktan çıkarmak yolunda kullandık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında bugünün Türkiye’sinin her açıdan daha özgür, daha ileri, daha müreffeh bir Türkiye olduğunu söyleyerek, “Asıl görevimiz şimdi başlıyor, millet olarak en zor imtihanla asıl şimdi yüzleşiyoruz. Şayet geleceğe serptiğimiz tohumları layıkıyla yetiştiremezsek, gençlerimizi istikbale hazırlamazsak, onun günün malayanilerinden kurtaramazsak verdiğimiz emeklerine tamamı boşa gidecektir.Gençlerimize Peygamber Efendimizin kutlu mirasını, onun örnek yaşantısını anlatmamız, hepsinden öte sevdirmemiz gerekiyor” dedi.
“RÂSULULLAHIN HAYATINDAN BESLENMEYEN BİR YAŞANTININ İSLAMİ OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Sünneti Seniyyeyi merkeze almayan, Râsulullahın hayatından beslenmeyen bir yaşantının İslami olması da mümkün değildir. Peygamber Efendimizin nuruyla aydınlanmayan bir kalbin varacağı yer, her gün yeni ambalajla sunulan sapkın ideolojilerin bataklığıdır. Biz gençlerimize sahip çıkmazsak istikbalimizi karartmayı hedefleyenler, onları farklı tuzaklarla ağlarına çekeceklerdir. Bizim gençlerimize güvenmemiz, tıpkı Resulü Ekrem Efendimiz gibi onlara inanmamız, itimat etmemiz gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin gönül dünyalarını mamur etmek için öncelikle onlarla hemhal olunması, onları yargılamadan önce anlaşılması, onların dilinin, ilgilerinin, dünyalarının kavramaya çalışılması gereğine işaret ederek Nebevi metoda uygun bir şekilde gençlere sabır ve şefkatle yaklaşarak onlara kulak verilmesinin lüzumuna değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençlerimizin olduğu gibi bizim de yanlışlarımızın, hatalarımızın, noksanlıklarımızın olması hayatın bir gereğidir, gerçeğidir” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “En büyük erdem, yanlışta ısrar etmemektir. Devlet, aile ve ebeveynler olarak hata yapma lüksümüzün bulunmadığı bilinciyle, gençlerimizden önce biz kendimizi hesaba çekme cesaretini gösterebilmeliyiz. Bu konuda atacağımız samimi adımların bizi gençlerin dünyasına daha çok yaklaştıracağına inanıyorum. Biz örnek olursak, biz iyi örneklerin, güzel örneklerin yolunu açarsak, bu ülkenin gençleri Kandil’deki terör baronlarının, Pensilvanya’daki şarlatanın, televizyon kanallarında sazlı sözlü program yapan ekran soytarılarının da ağlarına düşmeyecektir.”
“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINI SİYASİ TARTIŞMALARIN MALZEMESİ YAPMA GİRİŞİMLERİNİ TASVİP ETMİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Diyanet İşleri Başkanlığını Mevlid-i Nebi programını düzenledikleri için tebrik ederek, “Diyanet İşleri Başkanlığımızı siyasi tartışmaların malzemesi yapma girişimlerini tasvip etmediğimi belirtmek istiyorum. Diyanet camiamızı üzecek, milletimizle Diyanet mensuplarımızın arasına açacak tartışmaların hiç kimseye bir faydasının olmadığını düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı.