Atma türkü üstadı “Yaşayan İnsan Hazinesi” Osman Efendioğlu
Karadeniz’in önemli gelenekleri arasında yer alan atma türküdeki yeteneğiyle “Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri”ne kaydedilen 84 yaşındaki Osman Efendioğlu, bu sanatını yaşatmayı sürdürüyor.
Rize merkeze bağlı Yiğitler köyünde 1934 yılında dünyaya gelen Efendioğlu, ilkokuldan sonra eğitimine devam etmedi. Gittiği bir köy kahvesinde 14 yaşındayken atma türkü macerası başlayan Efendioğlu’nun ilgisi zamanla tutkuya dönüştü.
Bugüne kadar birçok ulusal televizyon kanalında türkü programlarına katılan Efendioğlu, “UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi” kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce hazırlanan “Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri”ne 2015’te kaydedildi.
Efendioğlu, davet edildiği toplantı ve düğünlerde, Türk halk kültürünün yapı taşlarından “aşık atışması” ve “mani söyleme”nin Doğu Karadeniz’deki harmanlanması olan “atma türkü” geleneğini yaşatmaya çalışıyor.
“Osman Dayı” olarak tanınan Efendioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1934 yılında dünyaya geldiğini ancak babasının kendisini 1936’da nüfusa kayıt ettirdiğini söyledi.
Atma türkü hikayesinin 14 yaşındayken bir sonbahar akşamı köy kahvesindeki atışmayla başladığını belirten Efendioğlu, TRT ve çok sayıda televizyon kanalında türkü programına katıldığını anlattı.
Hala sıkça düğünlere ve toplantılara çağrıldığını dile getiren Efendioğlu, her havayı çeviremese bile kültürü yaşatmaya devam ettiğini aktardı.
Efendioğlu, Rize’ye gelen UNESCO görevlisinin sahnede neler söylediğini kaydettiğini belirterek, “Biz de beklemiyorduk. Ben türkü söylerken heyecan duymam. Benim veya başkasının şiirini dinlesem anında ezberlerim. Beş saat sahneye çıkayım, hepsini ezbere bilirim.” diye konuştu.
Güzel ahlakla yoğrulmadıktan sonra başarılı olunamayacağını vurgulayan Efendioğlu, “Ben 30 sene bilfiil televizyonlarda türkü söyledim, halen devam ediyorum. Benim ağzımdan milletimin kaldıramayacağı bir kelime çıkmamıştır. Çalıştığım televizyonlara ne ceza ne kaza gelmiş.” ifadesini kullandı.
Efendioğlu, atma türkülerle insanların kendilerini tanıttığını, erkeklerin kızlara sevdiğini gizli gizli anlattığını, bazen sevdiğini yücelttiğini bazen yerden yere vurduğunu belirterek, geçmişte her köyde atma türkü şairi olduğunu belirtti.
“Rize’de 20-25 şair kaldı”
Mustafa Kemal Atatürk’ün 17 Eylül 1924’te Rize’yi ziyaretinde kendisini karşılayanlar arasında atma türkü şairi Osman Kandemir’in de olduğunu belirten Efendioğlu, Atatürk’ün kendisinden türkü okumasını istediğini ifade etti.
Efendioğlu, Atatürk’ün, kendisine iki dörtlük okuyan Kandemir’i Ankara’ya davet ettiğini ancak parasızlıktan gidemediğini dile getirerek, “Biz bu memleketi, atma türküleri böyle devraldık bugünlere geldik Allah’a şükür.” açıklamasını yaptı.
Karadeniz’de atma türkü kültürünün varlığına işaret eden Efendioğlu, bu kültürün en çok Rize’de olduğunu dile getirdi.
Efendioğlu, şairlerin azaldığını, Rize’de 20-25 şair kaldığını da söyledi.
“Ne konu verirsen bir şey söylerim”
Atma türkünün, hayatın gerçeklerini anlatırken düşündürdüğüne de değinen Efendioğlu, “Atma türkü, aynı zamanda bir tuluattır. Tuluatı tatbik ederken onun ahengine uyacaksın biraz. Ben türkü söylemekten çekinmem. Ne konu verirsen bir şey söylerim. Yaşadığımız müddetçe bu işe devam ediyoruz.” diye konuştu.
Yeni neslin atma türkü kültürünü öğrenmediğinden yakınan Osman Efendioğlu, şunları kaydetti: “Atma türkü, bir laf atma özelliğidir. Eskiler laf ustası olduklarını söylerdi. Atma türküde hiciv, nükte, şaka, kinaye ve kur gibi oluşumlar var. Tema ile kafiye arasındaki varyasyonunu teşbihli ve mecazi olarak sürdüren ve merkezi Rize olan Türk halk kültürü türkü türüdür atma türkü. Trabzon, Giresun’da da var ama oralarda konu sevda ve sevgili üzerinedir. Bize bir konu verirsin onun üzerine konu gider.”
Efendioğlu, gayelerinin halkı tatmin edip düşündürürken güldürmek olduğunu sözlerine ekledi.