Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Akdeniz’de kendi planlarımızı uygulamaya devam edeceğiz

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan’da meydana gelen patlama sebebiyle dost ve kardeş Lübnan halkına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini iletti.

Derin tarihi ve beşeri bağlar bulunan Lübnan halkının yanında yer almak için tüm imkanları seferber ettiklerini anımsatan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun patlama bölgesine giderek ihtiyaçları ve talepleri bizzat yerinde tespit ettiğini söyledi.

Erdoğan, geçtiğimiz haftanın bir diğer önemli konusunun da Akdeniz ve Ege’de Türkiye’nin haklarını ve hukukunu yok saymaya yönelik girişimlere verdikleri cevaplar olduğunu belirtti.

Bölgedeki sismik araştırma faaliyetlerini Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ricası üzerine iyi niyet nişanesi olarak bir süreliğine ertelediklerini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak Yunan tarafı hüsnüniyetle hareket etmediğini bir kez daha göstermiş ve Mısır ile hiçbir hukuki temeli olmayan bir anlaşmaya yönelmiştir. Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin hiç kimsenin hakkında, hukukunda, toprağında, denizinde, meşru çıkarlarında gözü yoktur. Bizim tek talebimiz bize de aynı anlayışla yaklaşılmasıdır. Türkiye gibi 780 bin kilometrekarelik dev bir toprak parçasını görmezden gelip birkaç kilometrekarelik adalar üzerinden bizi sahillerimize hapsetme girişimine elbette rıza göstermeyeceğiz. Dünyada hiçbir ülke böyle saçma ve temelsiz bir talebe boyun eğmez. Gelin Akdeniz’deki tüm ülkeler olarak bir araya gelelim herkes için kabul edilebilir, herkesin hakkını koruyan bir formül bulalım. Ülkemizin bu çağrısına kulaklarını kapatanlar güçlerinin yetmeyeceği, boylarını aşan bir takım girişimlerle kendi geleceklerini kendi elleriyle karartıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın ve onunla bağlantılı siyasi, ekonomik sosyal sorunların bir kabus gibi üzerlerine çöktüğü güçlere güvenenlerin hüsrana uğramaya mahkum olduklarını ifade etti.

Türkiye’nin bu konudaki kararlılığını hala kavrayamamış olanları bir an önce gerçekleri görmeye ve çözümü masada aramaya davet eden Erdoğan, “Anlaşmazlıkların diyalog yoluyla ve hakkaniyet temelinde çözümü için biz her zaman varız ve hazırız. Bu konuda sağduyu hakim olana kadar Türkiye olarak sahada ve diplomasi alanında kendi planlarımızı uygulamaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

“Ülkemizin bağımsızlığı için mücadele etmeyi sürdüreceğiz”

Erdoğan, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin dün saat 20.00’de Antalya açıklarından demir alarak görev bölgesine doğru hareket ettiğini aktardı.

Geminin yaklaşık 10 saat süren seyirden sonra bu sabah saat 08.00 itibarıyla da çalışmalarına başladığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu: “Ekonomide olduğu gibi enerjide de ülkemizin bağımsızlığı için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Türkiye 2002 yılından bu yana başta ekonomi olmak üzere eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye birçok alanda atılan adımlar ve gerçekleştirilen reformlar sayesinde önemli kazanımlar elde etti. 2002 yılında 236 milyar dolar olan milli gelirimizi 2019 yılında 754 milyar dolara yükselttik. Kişi başına milli geliri 3 bin 500 dolardan 2013 yılında 12 bin 500 dolara kadar çıkarmıştık. Ancak Gezi olayları ile başlayan ve bugüne kadar kesintisiz devam eden saldırılar sebebiyle bu rakam 2019 yılında 9 bin 127 dolar olarak gerçekleşti. Türkiye ekonomisi satın alma gücü paritesine göre dünyada 2002 yılında 17. sırada iken 13. sıraya yükseldi. Böylece ülkemizi kişi başına gelirde dünya sıralamasında üst orta gelir grubuna yükselttik.”

Erdoğan, Türkiye’nin insani gelişmişlik endeksinde de dünyadaki konumunu iyileştirmeye devam ettiğini, 2019 yılı İnsani Gelişme Raporu’nda, bir önceki yıla göre 6 basamak ilerleyerek 58. sıraya yükseldiğini dile getirdi.

Böylece ilk defa çok yüksek insani gelişme kategorisinde yer almış olduklarına dikkati çeken Erdoğan, rekabetçiliği artırmaya, iş ve yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik çok önemli adımlar attıklarını vurguladı.

Yıllık otomobil satışı

Bu sayede Dünya Bankası tarafından hazırlanan İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde geçtiğimiz yıl 10 basamak birden tırmanarak 33. sıraya yerleştiklerini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin 18 yılda nereden nereye geldiğini daha iyi anlamak için bazı mukayeseli rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde yıllık otomobil satışı 2002 yılında 91 bin adet iken bu rakam 2016’da 756 bine kadar çıktı. Geçtiğimiz yıl da 387 bin olarak gerçekleşti. Buzdolabı satışı 18 yıl önce 1 milyon 88 bin adetten 2,5 milyona çıktı. Çamaşır makinesi satışı 824 bin adetten 2 milyonun üzerinde bir seviyeye ulaştı. Bulaşık makinesi satışı 282 bin adetten 1 milyon 332 bin adede, fırın satışı 339 binden 817 bine yükseldi. Bunları niye söylüyorum? Bütün bunlar ülkemizdeki refah düzeyini ifade etmesi bakımından rakamlar olarak bunları söylüyorum. Bunlar aynı zamanda benim vatandaşımın alım gücünün bu tür ürünlerde nereden nereye yükseldiğini göstermesi bakımından önem arz ediyor.”
Turizm

Erdoğan, Türkiye’de yeni açılan şirket sayısı 30 bin 842 iken geçen yıl bu rakamın 85 bin 263’ü bulduğunu ifade etti.

İstihdamın 19,6 milyondan 28 milyon 80 bine çıktığını, borsa endeksinin 110’dan 1000’in üzerine ulaştığını anlatan Erdoğan, “Göreve geldiğimizde öyleydi. Turizmde 13,2 milyon turistten geçtiğimiz yıl 52 milyon turist rakamını gördük. Şimdi tabii koronavirüs sebebiyle maalesef bir sıkıntının içerisindeyiz ama toparlanmaya başladık. Almanya, Rusya hepsi bugün itibarıyla kapılarını açmış durumdalar. Belki geçen yılın rakamını tabii ki yakalayamayacağız ama yine yükselmeye başladığımızı hep birlikte göreceğiz. Salgın sebebiyle turizmde yaşanan sıkıntıları çözmek için tüm imkanlarımızla gayret gösteriyoruz.” dedi.
“Boşuna avucunuzu ovuşturmayın, biz o kapıları kapadık”

Merkez Bankası döviz rezervinin 28 milyar dolardan 90 milyar doların üzerine çıktığını belirten Erdoğan, bir ara bu rakamın 135 milyar dolara kadar yükseldiğini hatırlattı.

AK Parti iktidara geldiğinde IMF’ye olan borcun 23,5 milyar dolar olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz, bunu 2013 Mayıs’ında sıfırladık. Türkiye’nin şu anda IMF’ye borcu yok ama birileri de avucunu ovuşturuyor, ana muhalefet partisi. ‘IMF’ye gidecekmişiz, bir şeyler isteyecekmişiz.’ Boşuna avucunuzu ovuşturmayın, biz o kapıları kapadık. IMF, bizden 5 milyar dolar borç istedi. O zaman ekonomiye bakan zat, geldi bana ‘Sayın Başbakanım verelim mi bu borcu?’ dedi. ‘Verin, bugün borç alan, yarın talimat alır.’ dedim. Şimdi parti kurmuş, bize ekonomi dersi veriyor. Önce bunları herkesin görmesi lazım.”

Erdoğan, faiz ödemelerinin milli gelire oranını yüzde 14,4’ten yüzde 2,3 seviyesine indirdiklerini, en düşük memur maaşını 392 liradan 4 bin 188 liraya, asgari ücreti 184 liradan 2 bin 325 liraya, en düşük Bağ-Kur tarım emeklisi maaşını 66 liradan 1756 liraya, en düşük Emekli Sandığı emeklisi maaşını 377 liradan 2 bin 981 liraya çıkardıklarını söyledi.

“Bunları biz yaptık, aldığımız rakamlar ortada. Bakın ben felsefe yapmıyorum, sizlere rakamlarla konuşuyorum.” diyen Erdoğan, aynı şekilde engelli aylığını 25 liradan 851 liraya, muhtar aylığını 97 liradan 2 bin 261 liraya yükselttiklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, lisans öğrencilerine verilen kredi burs ödemelerini 45 liradan 550 liraya çıkardıklarını hatırlatarak, bunu yüksek lisansta 1100, doktorada ise 1650 lira seviyesine yükselttiklerine vurgu yaptı.

“Her seferinde daha sinsi üzerimize geldiler”

Öğrencilerin harçlara daha önceleri ses çıkardığını, gösteriler yaptığına dikkati çeken Erdoğan, “Bu harcı kim kaldırdı? Biz kaldırdık. Şimdi harç falan böyle bir şey yok. Tam aksine biz öğrencilerimize burslarıyla, kredileriyle her zaman destek oluyoruz, destek olmaya da devam edeceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarım sektörüne yaptıkları destekleme ödemelerini yıllık 1,8 milyar liradan 22 milyar liraya çıkardıklarını ifade ederek, eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye her alanda bu rakamları çeşitlendirmenin, çoğaltmanın mümkün olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye’nin bugün geleceğine güvenle bakmasının, bölgesel ve küresel politikalarda böylesine aktif pozisyon almasının gerisinde işte bu güçlü altyapı vardır. Ülkemizin 2013 yılından beri ardı ardına yaşadığı her saldırı ile birlikte hem korunma reflekslerimizi hem hedeflerimize ulaşma yöntemlerimizi geliştirdik. Allah’ın inayeti ve milletimizin desteğiyle girdiğimiz her mücadeleden başarıyla çıktık. Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir güç olarak yükselen yıldızından rahatsız olanlar her seferinde daha sinsi, daha riyakar şekilde üzerimize geldiler. Başka hiçbir ülkeye uygulanmayan kriterler bize dayatıldı. Başka hiçbir ülkeden talep edilmeyen şartlar bizden istendi. Başka hiçbir ülkeye yönetilmeyen tehditler bize savruldu. Terör örgütlerinden darbecilere, finans lobilerinden tarihi hesaplaşmalara kadar her türlü araçla üzerimize yüklendiler. Hepsinin de üstesinden birer birer geldik.”

“Ekonomimiz güçlü büyümeye döndü”

Erdoğan, bu çerçevede 2019’un Türkiye için yeniden dengelenme sürecinin yaşandığı bir yıl olduğunu dile getirerek, cari dengede ve enflasyonda önemli kazanımların elde edildiğini, 2018 yılı Ekim ayında yüzde 25,2 seviyesinde seyreden enflasyonu, geçen yıl yüzde 11,8 seviyesine indirdiklerini dile getirdi.

Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı politikalarla pazar ve ürün çeşitliliğini artırdığına işaret eden Erdoğan, Türkiye’nin, 2019’da ticaret savaşları, bölgesel istikrarsızlıklar ve Brexit ile tırmanan küresel belirsizliklere rağmen ihracatta 180 milyar doların üzerine çıkarak yeni bir rekora imza attığını kaydetti.

Erdoğan, güçlü ihracat performansı ve turizm sektörünün desteği ile cari işlemler dengesinin 2001 yılından beri ilk defa fazla verdiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Maruz kaldığımız çok yönlü saldırılara rağmen ekonomimiz attığımız kararlı adımlarla 2019 yılının son çeyreğinde yeniden güçlü büyüme politikasına döndü. Tabi bu bizim için belki güçlü bir patikaydı ama şimdi biz bu patikayı inşallah caddeye dönüştüreceğiz. Onun adımlarını atıyoruz. 2019 yılının son çeyreğinde ekonomimiz yüzde 6 oranında kayda değer bir büyüme kaydetti. Kur saldırılarının etkisiyle yüzde 24’e çıkan Merkez Bankası politika faizi yüzde 8,25 seviyesine indi. Aynı şekilde yüzde 35’lere çıkan piyasa faizleri yüzde 8 bandına kadar geriledi. Hamdolsun, daha da inşallah düşecek. Çünkü bütün arzumuz, isteğimiz bu ülkede yatırımcı çok daha rahat, güçlü bir şekilde yatırımlarını yapabilirsin.”

“Haksız kazançla mücadele ettik”

Devletin borçlanma faizlerinde de önemli düşüşler sağladıklarını belirten Erdoğan, yüzde 25’lere çıkan iç borçlanma faizini yüzde 9,72’ye, yüzde 7,50’yi aşan dış borçlanma faizini ise yüzde 4,45’e kadar gerilettiklerini aktardı. Erdoğan, şöyle devam etti: “Ekonomik yükseliş 2020 yılının ilk aylarında da devam etti. Yılın ilk çeyreğinde birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin aksine ülkemiz yüzde 4,5 gibi yüksek bir büyüme performansı sergiledi. G20 ülkeleri arasında en yüksek, OECD ülkeleri arasında ise ikinci en yüksek büyüme performansı kaydeden ülke olduk. 2018 yılı Ağustos ayında yaşadığımız saldırılar sonrasında küresel finans sisteminin bize dayatmaya çalıştığı yüksek faiz yaklaşımını asla kabul etmedik. Bir taraftan kur üzerinden yapılan saldırılarla, bir taraftan kurun enflasyona olan etkisiyle ve diğer taraftan Türkiye üzerinden yüksek faizle haksız kazanç elde etmek isteyenlerle adeta boğuştuk, mücadele ettik. Bu verilen mücadele olmasaydı, iş insanımız ayakta kalabilir miydi? Eğer kur atakları ile tüm araçlarımızda mücadele etmeseydik enflasyonu yüzde 25’lerden bugünkü seviyesine bu kadar hızlı getirebilir miydik?”

“Türkiye dünyada salgını en az hasarla atlatan ülkelerden biri olacaktır”

Türkiye’nin Kovid-19 salgınıyla mücadeledeki başarısına değinen Erdoğan, “Ülkemiz, milyon kişi başına düşen vaka sayısında 73’üncü, milyon kişi başına düşen ölüm oranında 57’nci sıradadır. Bu dönem sona erdiğinde, Türkiye dünyada salgını en az hasarla atlatan ülkelerden biri olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Salgın sonrasında oluşan yeni dünya düzeninde Türkiye, coğrafi konumu, lojistik ağ bağlantıları, üretim kapasitesi, insan kaynağı, bilgi ve becerisini kullanarak yeni bir başarı hikayesi yazacaktır.”

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu