Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erciyes Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni’ne katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilgiyi tüketen değil, üreten; takip eden değil, takip edilen bir ülke olmak zorundayız”
Erciyes Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, bulunduğu konum itibariyle küçük düşünerek, içe kapanarak, ‘küçük olsun ama benim olsun’ anlayışıyla yoluna devam edemez. Standartlara uyan değil standartları belirleyen; bilgiyi tüketen değil, üreten; takip eden değil, takip edilen bir ülke olmak zorundayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Erciyes Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni’ne katıldı. Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının başında, 2018-2019 akademik yılı açılışı vesilesiyle Erciyes Üniversitesi mensuplarıyla bir arada bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek üniversite öğrencilerine, akademik ve idari personele yeni akademik yılda başarılar diledi.
“ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞ BİRLİĞİNİN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNİN SERGİLENDİĞİ YERLERDEN BİRİ KAYSERİ’DİR”
Kayseri’de resmî açılışını gerçekleştirdikleri eserler arasında Erciyes Üniversite’sinin Spor Bilimleri Fakültesi ek binası ve antrenman salonlarının da bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri’nin, sanayide, ticarette ve üretimde Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden biri olduğuna dikkat çekti. “Gerek müteşebbislerin yatırımları ve hayırseverlerin eserleriyle, gerekse kamu yatırımlarıyla şehrimiz kalkınmaya, büyümeye, ülkemizin önemli cazibe merkezlerinden biri olmaya bundan sonra da inşallah devam edecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Erciyes Üniversitesi’nin de Kayseri’nin ekonomik, ticari ve kültürel hayatının gelişmesi için her türlü katkıyı vereceğine inandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: “Üniversitelerin destek olmadığı, öncülük etmediği bir kalkınma hamlesinin hedefine ulaşması mümkün değildir. Halktan kopuk, şehrinden kopuk, ülkenin ve milletin dertlerinden kopuk bir üniversitenin ne kendi öğrencisine ne de memlekete bir faydası olur. Kayserimizin göz bebeği Erciyes Üniversitesi, bu noktada rüştünü ve başarısını ispat etmiş müstesna bir kurumdur. Üniversitemiz, yıllardır akademik çalışmaları yanında Kayseri’nin ekonomik ve sosyal hayatına da damga vuruyor. Üniversite-sanayi iş birliğinin en güzel örneklerinin sergilendiği yerlerden biri Kayseri’dir.”
Erciyes Üniversitesi’nin, akademik özgünlükten ve kaliteden taviz vermeden pratiğin, yani gerçek hayatın bir parçası olmaya daima önem verdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çabaların Kayseri’nin Orta Anadolu’nun bir üretim üssüne dönüşmesinde büyük rolü olduğunun altını çizdi. Üniversitenin de destekleriyle Kayseri sanayisinin “Anadolu Kaplanları” denilen başarı hikâyesine imza attığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Tabii şehirle kurduğu o yakın ilişkinin üniversitemize de ciddi faydaları oldu. Erciyes Üniversitesine ait altyapı ve hizmet binalarının çok önemli bir bölümü Kayserili hayırseverler tarafından yaptırıldı. Kayserili kardeşlerimiz Erciyes Üniversitesine ‘bizim üniversitemiz’ diyerek sahip çıktı ve destek oldu. Böylece üniversitemiz kısa zamanda ülkemizin önde gelen yükseköğrenim kuruluşlarından biri hâline geldi. Bu kazanımın korunmasını da son derece önemli buluyorum. Önümüzdeki süreçte üniversitemizin hem reel sektörle geliştirdiği iyi ilişkileri hem Kayserili kardeşlerimizle tesis ettiği o gönül bağını daha da kuvvetlendireceğine inanıyorum. Bu vesileyle Erciyes Üniversitesinin büyümesine, gelişmesine katkı sunan tüm hayırseverlere şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.”
“UZUN YILLAR ÜLKEMİZDE ÜNİVERSİTELER İDEOLOJİK DAYATMALARLA ANILDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 16 yılda pek çok alanda olduğu gibi üniversitelerin standartlarında da pek çok başarıya imza atıldığını belirterek şunları kaydetti: “Gerek öğrenci, gerek hocalarımız, velilerimiz vesaire 76 üniversiteden aldığımız bu sayıyı 130 ilaveyle 206’ya çıkardık. 2002 yılında 2,5 milyar lira olan yükseköğretim bütçesini 2018 yılında yaklaşık 28 milyar liraya yükselttik. 2002’de 494 olan meslek yüksekokulu sayımızı 996’ya, 171 olan yüksekokul sayımızı 464’e taşıdık. 190 olan yükseköğrenim yurdu sayımızı 776’ya, 182 bin olan yurt yatak kapasitemizi ise 663 bine çıkarttık. “
16 yıl önce öğrencilere aylık 45 lira burs verildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ocak ayından itibaren öğrencilere 500 lira, yüksek lisans öğrencilerine 1000 lira, doktora öğrencilerine ise bin 500 lira ödemeye başlanacağını belirtti. Karşılıksız burs verilen öğrenci sayısının sadece bu yıl 150 bine ulaştığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, asıl büyük değişimin üniversitelerin rolü ve konumunda yaşandığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “Uzun yıllar ülkemizde üniversiteler, ya öğrenci olaylarıyla ya da ideolojik dayatmalarla anılageldi. Özgürlüğün ve bilimsel düşüncenin merkezi olması gereken kurumlar, daha çok yasaklarla, çatışmalarla, ikna odalarıyla veya kapılarında gözyaşı döken başörtülü kızlarımızla gündeme geliyordu. Özellikle bizim öğrencilerimiz maalesef sağ sol çatışmalarının birçok üniversitemizi esir aldığı kasvetli bir döneme tekabül etti. Aynı şehirden gelmiş, kimi zaman aynı mahallede senelerce oynamış gençler bir süre sonra siyasi kamplaşmanın kurbanı oldu.”
“SON 16 YILDA ÜNİVERSİTELERİN ÖZGÜRLEŞMESİNDE BÜYÜK BİR DEVRİME İMZA ATILDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1980 öncesinde sahnelenen oyunun ilk olmadığını, Türkiye’de daha sonra her 10 yılda bir tekrarlanacak antidemokratik müdahale kapısını açan olayın 27 Mayıs 1960 darbesi olduğunu hatırlattı. 27 Mayıs darbesinin taşlarının dönemin ana muhalefet partisiyle aynı zihniyete sahip bazı üniversite rektörleri tarafından döşendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönemin ana muhalefet partisinin sandıkta bileğini bükemediği Menderes’i darbeyle alaşağı etmek için sokakları karıştırmak dâhil her yola başvurduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Darbeden bir yıl önce Kayseri’de yaşanan hadiseler bunun en çarpıcı örneğidir. Dönemin ana muhalefet lideri Kayseri’ye gerilimi düşürmek için değil ateşe benzin dökmek için gelmiştir. Nitekim Kayseri’deki olaylardan sonra diğer illerimizde de benzer tezgâhların devreye alındığını görüyoruz. 27 Mayıs öncesinde bir taraftan bunlar yaşanırken, diğer taraftan da kimi üniversiteler darbeyi meşrulaştırmak için âdeta seferberlik ilan etmişlerdir. 1960 darbesiyle başlayan bu kötü gelenek, ne yazık ki hem 12 Mart muhtırasında hem 12 Eylül darbesinde hem de 28 Şubat müdahalesinde birçok üniversitemiz tarafından sürdürülmüştür. Özellikle 28 Şubat döneminde mevcut hükûmeti devirmek için oluşturulan beşli çeteye daha sonra ana muhalefet partisinin de milletvekilliğini yapmış olan kimi profesörlerin verdikleri destek hiçbir zaman unutulmayacaktır.”
Konuşmasında, “Bu sözde akademisyenler sadece darbe çığırtkanlarına destek vermekle kalmamış, kendileri de yönetici oldukları üniversiteleri âdeta Nazi kamplarına çevirmişlerdir” ifadelerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan,, “Üniversite girişlerine kurulan ikna odaları, kılık kıyafetinden dolayı kapı dışarı edilen öğrenciler, dereceye girip ödül almaya hak kazandığı hâlde sahnede ağzı kapatılarak indirilen genç kızların görüntüleri, bu dönemin utanç sahneleri olarak hafızalara kazılmıştır. Türkiye’nin son 16 yılda bu kara günlerin izlerini silmesini demokrasimiz adına çok önemli görüyorum. Hem mesleğinin onurunu koruyan akademisyenlerimiz hem de üniversite kapılarında gözyaşı döken evlatlarımız üzerinde ağır bir travma bırakan o günler hamdolsun artık tarihe kavuşmuştur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 16 yılda üniversitelerin özgürleşmesinde de büyük bir devrime imza atıldığını belirterek şunları kaydetti: “Yıllardır üniversiteleri baskıcı, jakoben, hatta faşist ideolojilerine payanda yapanlar bizim dönemimizde üniversitelerin asli hüviyetlerine kavuşmasından çok ciddi rahatsızlık duyuyorlar. Dikkat edin, politikalarımızı yerden yere vuran çevrelerin bizden evvel üniversitelerin darbe süreçlerinde oynadığı role ilişkin tek bir eleştirileri dahi yoktur. Bunlardan daha 10-15 yıl öncesine kadar üniversitelerin bilimsel araştırma yapmak yerine öğrencilerin kılıf kıyafetleriyle uğraşması konusunda herhangi bir serzeniş duyamazsınız. Bunların kimi üniversiteleri âdeta marjinal örgütlerin eğitim kampına dönüşmesinden rahatsızlık duyduğunu da göremezsiniz.”
“HİÇBİR MEDENİ DEVLET, TERÖRÜN ÜNİVERSİTELERDE MAYALANMASINA MÜSAADE ETMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların var oluş gayesi, akademik tekâmül değil ait oldukları klanların tetikçiliğini yapmaktır. En büyük rahatsızlıkları da senelerdir pervasızca kullandıkları imtiyazlarını kaybetmiş olmalarıdır. Tahammülsüzlüklerin asıl sebebi budur. Siyasi edebi, entelektüel ahlakı bir tarafa bırakarak saldırmalarının nedeni yine aynıdır” değerlendirmelerini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz elbette dünyaya marjinal ideolojilere âdeta at gözlüğünden bakan bu çevreleri nazarı dikkate almadık, almıyoruz” diyerek şöyle devam etti: “Türk üniversitelerinin tarihlerinin en özgür, en bağımsız, en güçlü dönemlerini yaşadıklarını gayet iyi biliyoruz. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında uygulamaya konulan tedbirler de üniversitelerin terör muhiplerinden arındırılmasına katkı sağlamıştır. Hiçbir medeni devlet, terörün üniversitelerde mayalanmasına müsaade etmez. DEAŞ ve El Kaide sembolleriyle koridorlarının doldurulduğu hiçbir Batı üniversitesi bulamazsınız. Berlin veya Paris’te terör eylemi sırasında hayatını kaybeden teröristler için anma merasimleri düzenlenen üniversitelere rastlayamazsınız. Çünkü dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde terör propagandası yapmak, fikir ve düşünce özgürlüğü olarak kabul edilmez. Hele hele terör savunuculuğunu devletin kendisine sağladığı imkânlarla yapmak hiç kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir. Bu süreçte sadece zihnini Pensilvanya şarlatanına zimmetleyenlerle hendek ve çukur terörünü kutsayanlara karşı yaptırımlar uygulanmıştır. “
Cumhurbaşkanı Erdoğan, belli ideolojik kimliklerin belli üniversiteleri esir aldığı çarpık yapının kısmen hâlâ sürdüğünü belirterek, “Bunların zamanla değişeceğine inanıyorum. Bizim anlayışımıza göre üniversiteler adı gibi evrensel kimlik taşımalıdır. Bir üniversiteyi aynı dünya görüşünün renklerine boyamak, adı üniversal, yani evrensel olan bir kuruma yapılabilecek en büyük kötülüktür” dedi.
“TÜRKİYE’NİN TÜM RENKLERİ, TÜM ZENGİNLİKLERİ ÜNİVERSİTELERİMİZDE OLMALIDIR”
“Biz her alanda olduğu gibi üniversitelerde de tek tipçiliğe karşıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “81 milyonluk bir ülke olarak toplumsal farklılıklarımızın üniversitelerimize yansımasına bu açıdan çok büyük önem veriyoruz. Türkiye’nin tüm renkleri, tüm zenginlikleri üniversitelerimizde olmalıdır. Şiddete bulaşmadığı, terörü kutsamadığı sürece ne kadar aykırı ne kadar rijit olursa olsun her görüşe üniversitelerimizde yer vardır. Diğer türlü üniversitelerimizin akademik başarı skalasında yükselmesi mümkün değildir” ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, bulunduğu konum itibariyle küçük düşünerek, içe kapanarak, ‘küçük olsun ama benim olsun’ anlayışıyla yoluna devam edemez. Standartlara uyan değil standartları belirleyen; bilgiyi tüketen değil, üreten; takip eden değil, takip edilen bir ülke olmak zorundayız. Bu hedeflerimizi gerçekleştirmede, devlet ve millet olarak bize güç verecek, destek olacak müesseselerin başında üniversiteler geliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz üniversitelerimizin adını başka şeylerle değil bilim, sanat ve kültür hayatına yaptığı katkılarla duyurmasını istiyoruz” diyerek Kayseri’nin son 40 yılına damga vuran Erciyes Üniversitesi’nin bu konuda da öncülük edeceğine olan inancını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını yeni akademik yılın hayırlı olması temennisiyle tamamladı.