Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Ödülleri törenine katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi insanını hakir görenler, kültür hayatımızın çoraklaşmasının da müsebbipleridir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Millete tepeden bakan, kendi insanını hor-hakir gören, kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye’nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir” dedi.

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Star gazetesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri’nin sahiplerine verildiği törene katıldı. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda; kültür, sanat ve bilim dünyasından çok sayıda davetlinin iştirakiyle gerçekleşen törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Necip Fazıl Ödülleri’nin hayırlara vesile olması temennisinde bulunan ve bu yıl ödüllere layık bulunan ilim, edebiyat ve sanat adamlarını tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm hayatını ‘Fikir Mehmetçikleri’ yetiştirme mücadelesiyle geçiren üstada Rabbimden rahmet niyaz ediyorum” dedi.

“NECİP FAZIL ÖDÜLLERİ, FİKİR VE SANAT DÜNYAMIZIN ÖZGÜRLEŞMESİNE, ZENGİNLEŞMESİNE KATKI YAPMAKTADIR”

Star Medya Yayıncılık’a, Necip Fazıl’ın mirasına ve aziz hatırasına sahip çıktıkları için, teşekkürlerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl gibi, büyük dava, fikir ve edebiyat adamlarının hatıralarını yaşatma misyonunun, sadece bir kesimin, bir grubun, bir kurumun sınırları içine hapsedilemeyeceğine inandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylesine abide isimlerin fikri mirasları ne kadar çok mecrada yaşatılır ve yükseltilirse, ülkemiz ve milletimiz için olduğu kadar, onların ömürlerini vakfettikleri davaları için de o derece büyük bir kazanç ortaya çıkar” diye konuştu.

Necip Fazıl Ödüllerinin, adına ve ağırlığına mütenasip bir şekilde, kültür ve edebiyat dünyasındaki saygın yerini gün geçtikçe daha da pekiştirmesinden memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bunların hepsi önemlidir, değerlidir; ancak Necip Fazıl Ödülleri’nin esas başarısı, fikir ve sanat dünyamızın özgürleşmesine, zenginleşmesine, çeşitlenmesine yaptığı katkıdır. Bu ödüller, asıl büyük değişimi, asıl inkılabı burada gerçekleştirmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

“ÜSTAT, MİLLETİN DEĞERLERİ VE KUTSALLARIYLA BARIŞIK KİMLİĞİNDEN DOLAYI BELLİ ÇEVRELERİN KARAKTER SUİKASTINA MARUZ KALDI”

Türkiye’nin düşünce ve yazı hayatının çok uzun yıllar her türlü keyfiliğin ve bağnazlığın sergilendiği bir alan olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, eserin özgünlüğüne değil ideolojisine bakan, yazarın kimliğini eserinin önüne koyan bir kesimin, tekellerine aldıkları bu alanda, kendi küçük grupları dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şöyle konuştu: “Bu kesimin, senelerce baş tacı ettiği, ödüle boğduğu birçok ismin tek alamet-i farikası; fikirlerinin orijinalliğinden, eserlerinin kalitesinden, oyunculuklarının gücünden ziyade kendileriyle aynı marjinal ideolojik kabileye mensubiyetleridir. Millete tepeden bakan, kendi insanını hor-hakir gören, kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye’nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir.”

Necip Fazıl’ın son nefesini verinceye kadar devlet gücünü elinde tutan bu statükonun ve kalemşörlerinin hedefi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatında sekiz kez hapse giren Necip Fazıl’ın, 79 yaşında vefat ettiğinde bile ardında kendisiyle ilgili bir mahkûmiyet kararının olduğunu hatırlattı.

“Üstat sırf milletin değerleriyle, tarihiyle, kutsallarıyla barışık kimliğinden dolayı sürekli belli çevrelerin karakter suikastına maruz kalmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiirinin gücüne, eserlerinin kalibresine rağmen, sırf baskılara boyun eğmediği için “takunyalı”, “gerici”, “süper mürşit” sözleriyle tahfif edilmeye çalışıldığına işaret etti.

“SALDIRILAR, HOYRATLIKLAR KARŞISINDA ESERLERİYLE ABİDELEŞEN BİR NECİP FAZIL VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “O dönemin kimi gazetelerine baktığınızda, üstadın yazılarından dolayı her mahkemeye çıkışını, müjde edasıyla veren manşetler görürsünüz. Aynı dönemin köşe yazarlarına baktığınızda, fikirle, kalemle, kelâmla bileğini bükemedikleri Necip Fazıl’ı hakaretlerle alt etmeye çabalayan zavallıları görürsünüz. Yine o dönemi incelediğinizde Necip Fazıl’ı susturmaya yönelik her baskıyı, her yargı kararını, her hukuksuz teşebbüsü sevinç naralarıyla karşılayan ‘işporta aydınları’ görürsünüz. Tabii bir de ‘ilim ve fikir yoksunu çapulcuların egemenliği’ne girmeyi reddeden bir Necip Fazıl Kısakürek’i görürsünüz. Tüm bu saldırılar, hoyratlıklar karşısında şiirleriyle, kitaplarıyla, konferanslarıyla, dinleyenlerin yüreğine mızrak gibi saplanan sözleriyle abideleşen bir Necip Fazıl vardır.”

Necip Fazıl Ödüllerini, “kültür ve sanat dünyasını yıllarca çölleştiren, tek tipleştiren ideolojik bağnazlıktan kurtuluşun remzi” olarak gördüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin kendi köklerine, kendi değerlerine sahip çıkma konusundaki kararlılığının ifadesi olan bu ödüller, aynı zamanda milletimizin kendi münevveriyle hiçbir komplekse kapılmadan kucaklaşmasının sembolüdür” şeklinde konuştu.

Necip Fazıl Ödülleri’nin ihdasını, devamlılığını ve başarısını son derece önemli bulduğunu kaydeden ve bu başarıda emeği ve katkısı olanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Ödüllerini alanların eserlerini işaret ederek, “Gelecek nesillere üstadın hayalini kurduğu güçlü bir Türkiye’yi inşallah bu eserlerle bırakacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, bu yılki Necip Fazıl Ödüllerine layık görülen; şiir dalında Arif Ay’ı, hikâye dalında Aykut Ertuğrul’u, fikir-araştırma dalında Ahmet Yaşar Ocak’ı, ilk eser dalında Yasemin Karahüseyin ve Fatih Baha Aydın’ı, Türkçeden Arapçaya tercümeleri ve Osmanlı tarihi alanındaki çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Muhammed Harb’ı ve Necip Fazıl Saygı Ödülü’nü alan Prof. Dr. Nevzad Atlığ’ı tebrik etti.

Mehmet Emin Yurdakul’un, şairleri haykırmayan bir milleti, “öksüz ve yetim bir çocuğa” benzettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yani millî ve yerli şairlerden mahrum kalmış bir millet, tıpkı bir yetim çocuk gibi mahzundur, mahcuptur, sessiz ve kimsesizdir” diye ekledi.

“BİZE DÜŞEN; ÜSTADIN DAVASINA SAHİP ÇIKARAK, ONA YOLDAŞ OLMAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Kendi kültür ve inanç kaynaklarından beslenen, bunların ışığında kendi insanının dertlerini, çığlıklarını, feryatlarını, öfkesini ve rüyalarını dizelere nakşeden şairleri olan bir millet ise asla garip kalmaz. Milletin yürek teline ancak, kendi insanına tepeden bakmayan, onu hor-hakir görmeyen karakterler dokunabilir, o toplumun sesi ve kelime sancağı olan şiirler kaleme alabilirler. Milletin kalbinde mâkes bulmayan hiçbir kelimenin, sözün, beyanın veya hedefin kalıcı olması mümkün değildir. Üstadın eserlerinin hâlâ heyecan ve coşku uyandırması, kaynağını milletin değerlerinden, medeniyet köklerinden almasına borçludur. Onun eserlerinin, şiirlerinin ve fikirlerinin membaı Anadolu’dur, Türkiye’dir. O, ilhamını buradan, bu topraklardan, bu milletin şanlı tarihinden almıştır. Türk Milleti’nin hissiyatını, hayallerini, özlemlerini kendi üslubuyla kelimelere döktüğü için de, vefatından 35 sene sonra bile üstat aramızdadır, kültür ve fikir hayatımızın başköşesindedir. Bize düşen; üstadın uğruna hayatını adadığı davaya sahip çıkarak, onu anlamak, ona yoldaş olmaktır.”

“NE MUTLU BİZE Kİ NECİP FAZIL GİBİ BİR HAZİNEYE SAHİBİZ”

Necip Fazıl’a yapılabilecek en büyük kötülüklerden birinin, tabulaştırarak onu hayatın dışına itmek olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne mutlu bize ki, Necip Fazıl gibi bir hazineye sahibiz. Ne mutlu bize ki bütün yokların arasında, bahanelere sığınmayıp, Büyük Türkiye idealinin peşinde mücadele veren bir büyük mütefekkire sahibiz. Rabbim hepimize bu hazineden layıkıyla istifadeyi nasip etsin” sözlerine yer verdi.

Ödül alanlara tebriklerini; bu ödülleri düzenleyerek Necip Fazıl’ın isminin ve davasının yaşatılmasına verdikleri destekten dolayı Star gazetesine ve Kültür Bakanlığı’na teşekkürlerini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Üstada gönüldaşlık yapmış, onunla az da olsa teşrikimesaide bulunmuş bir kardeşiniz olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da inşallah sizlerin yanında olmaya gayret edeceğiz.”

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu