Haberler

‘Din İstismarına Karşı Ferasetli ve basiretli Olalım’ konulu cuma hutbesi okundu

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan cuma hutbesinde, “Din istismarı karşısında her birimize düşen, ferasetli ve basiretli davranmaktır. İstismar hareketleriyle samimi gayretleri birbirinden ayırt etmek için teyakkuzda olmaktır.” ifadelerine yer verildi.

“Din İstismarına Karşı Ferasetli ve basiretli Olalım” konulu cuma hutbesi, Türkiye genelindeki camilerde okundu.

Hutbede, “Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun, başka yollara sapmayın. Sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınasınız diye Allah bunları size emretti.” ayeti ile “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın kitabıdır. Rehberliğin en güzeli, Muhammed’in rehberliğidir.” hadisine yer verildi.

İslam’ın insana Rabbini tanıtmak, var oluş gayesini bildirmek, dünya ve ahiret saadetini temin etmek için gönderildiği belirtilen hutbede, “İslam, Kur’an’ın rehberliğinde, Peygamberimizin örnekliğinde şekillenmiş değerler ve kurallar bütünüdür. Müminler öteden beri bu değerlere sımsıkı sarılmış, bu kurallara uyarak İslam’ı doğru anlamak, doğru anlatmak ve doğru yaşamak için gayret göstermiştir. Ne var ki hak, hakikat ve istikamet dini olan İslam’ı, dünyevi çıkarları uğruna istismar etmeye çalışanlar da dünden bugüne var olagelmiştir.” ifadeleri kullanıldı.

Hutbede, din istismarının, dinin manevi otoritesini kullanarak maddi kazanç, güç, şöhret ve makam elde etmek olduğu belirtildi.

Dini istismar edenlerin, Allah’la ve Peygamberle görüştüklerini iddia ederek, insanların iradelerini teslim almaya yeltendiği aktarılan hutbede, şu ifadelere yer verildi:

“Hatasız ve masum oldukları yalanıyla kendilerini hakikatin yegane temsilcisi gibi göstermeye çalışır. Sözde keramet ve rüyalarla, bidat ve hurafelerle saf Müslümanları yönetmek ister. Şifa dağıtma, kısmet açma vaadiyle insanların çaresizliklerinden menfaat devşirir. Bilhassa gençleri hedef alarak toplumun heyecanını, hayal ve ideallerini, dini inanç ve duygularını sömürür. Din istismarcıları, kendileri gibi düşünmeyenleri dışlar, mutlak itaat göstermeyenleri ötekileştirir hatta tekfir eder. Kendilerine kayıtsız şartsız bağlılığı şart koşarak aile, millet, kültür ve kimlik bağlarını zayıflatır. Menfaati uğruna yalanı, ikiyüzlülüğü, hırsızlığı, şantajı, şiddeti meşru görür. Sonuçta hem kendisi sırat-ı müstakimden sapar, hem de başkalarını saptırır.”

Hutbede, “Din istismarı karşısında her birimize düşen, ferasetli ve basiretli davranmaktır.” ifadelerine yer verilerek, istismar hareketleriyle samimi gayretleri birbirinden ayırt etmek için teyakkuzda olunması gerektiği vurgulandı.

Yüzyıllardır bu topraklarda dini hayatı besleyen güçlü ve güvenilir maneviyat damarları olduğu belirtilen hutbede, şunlar kaydedildi:

“İslam’ı tahrif ve istismar etmek isteyenlerin bir amacının da köklü Anadolu irfanına zarar vermek olduğunu unutmamaktır. Şu da bir gerçektir ki inancı ve dini değerleri üzerinden insanları aldatmak nasıl din istismarı ise iftira, hakaret ve ithamlarla Müslümanların tamamını zan altında bırakmak, İslam hakkında korku ve nefret oluşturmak da aynı şekilde din istismarıdır.

Son ve mükemmel dinin mensupları olarak, Cenabıhak bize akıl ve irade ihsan etmiştir. Dinimizin değişmez ilkeleri, kültürümüzün değerleri ve 14 asırlık sağlam bir ilim geleneğimiz vardır. Bunların kıymetini bilelim ve hazinelerimizi heba etmeyelim. İstismara fırsat vermemek için dinimizi uzman kişilerden, iyi niyetli ve sağlam kaynaklardan öğrenelim. Ölçümüz daima Kur’an-ı Kerim’in değişmez hakikatleri ve Peygamberimizin sünnet-i seniyyesi olsun.”

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu