Kanser hücresini öldüren 5 gıda
Kanser uzmanı Prof. Dr. Michael Leitzmann’a göre vücudun yapısı ve beslenme tarzı kanser riski açısından önemli faktörlerden…
Şişmanlık kansere yol açar mı?
Evet, direkt işkisi var. Fazla kalorili bir beslenme biçimi kansere yol açıyor, bu kesinleşti. İhtiyacınızdan fazlasını yemeyin! Çok yiyorsanız, fazla kilolu veya şişmansanız kanser riskiniz artıyor! Vücut kütle indeksi 25’in üzerine çıkınca risk artıyor. (Vücut Kütle indeksi: Kilonuzun boyunuzun karesine bölünmesiyle elde edilen oran)
Şişmanlığın kanseri tetiklediği konusunda kesin sonuçlar var mı?
Araştırmalarımızda bazı yüzdeler belirledik. Fazla kilolu veya şişman insanlarda risk artışı şöyle
Rahim: %57
Yemek borusu: %52
Böbrek: %43
Kalın bağırsak (erkek): %35
Kalın bağırsak (kadın): %21
Meme: %23
Şişmanlıkla ilgisi olan kanser türleri hangileri?
Rahim, meme, yemek borusu, böbrek, kalın bağırsak ve pankreas kanserlerinin şişmanlıkla ilgisi var.
Kadınların korkulu rüyası meme kanseri. Şu anda dünyada 8 kadından birinde görülüyor. İngiliz Kanser Vakfı’nın önümüzdeki 50 yıl içinde her 3 kadından birinde görüleceği şeklinde bir öngörüsü var.
Kadında yağ dokusu önemli bir östrojen kaynağı. Yağlanma arttıkça hormon üretimi de artıyor. Bu da meme ve rahim kanserini tetikleyen unsurlar arasında. Ayrıca tümörü olan bir kadında tümörün gelişimi vücut kütle indeksi yükseldikçe hızlanıyor. Tümörün büyümesini, yayılmasını önlemek için alınacak önlemlerden biri de yağlanmamak, kilo almamak. Varsa fazla kiloyu vermek.
Araştırmalarınızda çok ilgimi çeken bir konu şu oldu: Genç kızlık yıllarında beri kilosunu koruyan kadınlarda kanser riskini çok daha düşük saptamışsınız.
Evet! Meme kanserinde genç kızlık yıllarından beri hep aynı kiloyu koruyanın riski düşük. Genç kızlığında ince olup sonradan kilo alanda risk yükseliyor. Sık kilo alıp vermeler, yıllar boyunca kadının kilosundaki dalgalanmalar riski yükseltiyor.
Kanser türlerinin vücut tipleriyle ilgisi var mı peki?
Elma tipi (Yağların karında ve iç organlarda toplandığı durum) vücudu olanların riski armut tipine (Yağların basen bölgesinde biriktiği durum) göre daha yüksek. Örneğin kalın bağırsak kanseri riski elma tipi vücudu olanlarda yani şişmanlığın karında toplandığı tiplerde fazla görülüyor.
En önemli 3 tavsiye
Günümüzde çoğu kişi kansere karşı koruyucu, önleyici olarak pek çok destek kullanıyor. Vitamin-mineral hapları, bitki ekstreleri… Bunlar hakkında ne düşüyorsunuz? Düzenli kullandığımızda yararı olacak bir destek var mı?
Bu büyük bir pazar, ama şimdiye kadar vitamin-mineral veya diğere desteklerin kanseri azalttığını gösteren kesin bir bulgu yok! Bu açıklama yeterli sanıyorum. Şu anda Amerika’da selenyum mineralinin prostat kanseri üzerindeki etkileri için bir araştırma sürdürülüyor. Adı Select. Sonuçları 2011’de açıklanacak. Bir şey söylemek için erken.
Peki beslenme kültürünün değişmesi riski artırıyor mu?
Kesinlikle! Örneğin Japonya’dan Hawaii’ye göç edenlerde göçten önce mide kanseri başı çekerken, İkinci nesilden itibaren aynen Amerikalı kadınlar gibi meme kanseri listenin başına yerleşiyor. Beslenme kültürü değişikliğinin sonuçlarını birinci nesilde olmasa bile, ikinci nesilde görüyoruz.
Diyet-kanser ilişkisi üzerine 100’den fazla makalesi olan bir bilim adamısınız. Kanserden korunmak için en önemli 3 şey nedir?
1-Sigara içmeyin!
2-Şişmanlamayın! Size uygun sağlıklı bir kilo saptayıp koruyun.
3-Hareket edin!
Bu dizide neler bulacaksınız?
Üyesi olduğum Şişmanlık Araştırmaları Birliği’nin (ASO) Londra’da düzenlediği kongreden yeni döndüm. ASO, İngiltere’nin bu alandaki en saygın kuruluşu. Her yıl olduğu gibi yine dünyanın dört bir yanından bilim adamları şişmanlıkla ilgili araştırma sonuçlarını açıklamak üzere biraraya geldiler. Onları dinledim, notlar aldım ve bazı röportajlar yaptım. Edindiğim bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Bugün Almanya Regensburg Üniversitesi’nde Epidemiyoloji ve Önleyici Tıp bölümü başkanı Prof. Dr. Michael Leitzmann ile kilo ve kanser üzerine yaptığım söyleşi ile başlıyoruz.
Kanserli hücreleri soğan ve sarımsakla intihar ettirin!
Dünya Kanser Araştırma Fonu (World Cancer Research Fund) ve Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen dünyaca ünlü 21 kanser uzmanı, 7 bini aşkın araştırmayı inceleyerek kanser riskini minimuma indirmek için 10 tavsiye derledi. Sadece dengeli bir beslenme düzeni, düzenli egzersiz ve sağlıklı bir kiloyla dünya çapında kanser vakalarını üçte biri oranında azaltmak mümkün.
Vücutta biriken fazla yağlar, österojen, androgen ve benzeri büyüme hormonları gibi kansere yol açan ya da var olan kanserin büyümesini yayılmasını hızlandıran hormonların daha fazla salgılanmasına neden olabilir. Yağ dokusunda bulunan hücrelerin yüzde 40’ı vücuda kanser riskini artıran kimyasal maddeler salgılar. Kilolu ya da obez olmak bağırsak, yemek borusu, pankreas, böbrek, rahim, meme ve safra kesesi kanserine yol açabilir. Özellikle karın bölgesinde biriken yağlar kansere neden olan österojen gibi hormanların fazla salgılanmasına yol açarak pankreas, rahim ve meme kanseri riskini daha da yükseltir.
Tavsiyeler:
– Az kalorili ancak tok tutan lifli gıdaları tercih edin.
– Düzenli egzersiz yapın.
– Fast food ve şekerli içeceklerden uzak durun.
– Porsiyon boyutlarını küçük tutun, sadece acıkınca yiyin ve tam doymadan yemeyi bırakın.
Egzersiz sadece kilo almayı önlediği için kanseri uzak tutmaz. Kalbin normalden hızlı atmasına ve derin nefesler almaya neden olan her türlü egzersiz sağlığa fayda sağlar, kanserden korur. Spor için en uygun süre 60 dakika olsa da 30 dakikalık egzersiz bile kanserden korur. Yüzme, dans, tempolu yürüyüş, bisiklete binmek, asansör yerine merdivenleri kullanmak, evi süpürmek gibi işler ve bahçeyle uğraşmak da vücudun aktif kalmasına yardımcı olur.
100 gram çikolata, 100 gram elmadan 10 kat daha fazla enerji içerir. Ancak ara sıra enerji bakımından zengin gıdaları aşırıya kaçmadan tüketmekte sakınca yok. Kalorisi düşük gıdalarda daha fazla su ve lif bulunduğu için daha uzun süre tokluk hissi sağlar. Şekerli içecekler yerine su, şekersiz çay ve kahve tercih edilmeli ancak günde dört fincandan çok kahve tavsiye edilmiyor. Şekerli meyve sularından günde en fazla bir bardak tüketilmeli.
Her öğünün temelini bitkisel gıdalardan oluşturmak kanser tehlikesini önemli bir oranda azaltır. Kiloyu dengede tutan ve düşük kalori içeren bu besinler, ağız, gırtlak, yemek borusu, akciğer, mide, pankreas ve prostat kanserlerine yakalanma riskini azaltır. Tam tahıllı ekmek, makarna, yulaf, meyve ve sebzeler bağırsak kanserinden korur. Her öğünde tabağın üçte ikisini sebze, pirinç, makarna ve mercimek gibi gıdalar oluşturmalı. Lifler kanser hücrelerinin yayılmasının yavaşlatılmasına yadımcı olur. Özellikle patates kabuğuyla tüketildiğinde daha fazla lif sağlar. Özellikle domates, yeşil yapraklı sebzeler, turunçgiller ve çilek, kiraz, dut gibi meyveler kanseri önleme, ve hücreyi korumada önemli bir rol oynar. Folik asit içeren ıspanak ve bezelye de hücrenin DNA yapısının bozulmasını önler. Özellikle brokoli ve lahana gibi turpgilerde kanserle savaşan mineraller bol bol bulunur ve kanserojen maddelerin aktif hale geçmesini önler. Kanserli hücrelerin çevresine zarar vermemesi için onların “intihar etmesini” sağlayan bu mineraller ayrıca sarımsak, soğan ve pırasada da bulunur.
Kansere yakalanmamak için hafta 500 gramdan fazla pişmiş kırmızı et tüketmeyin ve salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş etlerden uzak durun. Aşırı miktarda kırmızı ya da işlenmiş et tüketmek bağırsak kanserine sebep olabiliyor. Ayrıca etteki demir de serbest radikaller üretimini artırır. Ancak kırmızı eti tamamen hayatınızdan çıkarmaya gerek yok. Kırmızı etin yağsız kısımlarını tercih edin ve yanında bol bol sebze tüketin. Balık, beyaz et ve bakliyatlar de kırmızı ete alternatif olabilir.
Alkol ağız, gırtlak, yemek borusu, meme ve bağırsak kanserine neden olabilir. Ayrıca araştırmalar kadınlarda karaciğer kanseri tehlikesini de artırdığını gösterdi. Alkolün hücrenin DNA’sına hasar vererek ve hormon dengelerini değiştirerek kansere yol açtığı tahmin ediliyor. Günlük alkol tüketimi kadınlar için bir, erkekler için iki kadehi geçmemeli.
Aşırı miktarda tuz ve tuzlu gıda tüketmek mide yapısına hasar vererek mide kanserine yol açabilir. Günde en fazla 6 gram tuz alınmalı. Tuz yerine baharat, sarmısak ve limon kullanın.
Sağlık bir beslenme için gerekli olan besin kaynaklarını yiyecek ve içecekler oluşturuyor bunun için ayrıca beslenme takviyesine ihtiyaç yok. Bir uzman tarafından tavsiye edilmediyse takviyelerde yüksek miktarda bulunan besinler, vücudun besin dengesini bozarak ters etki gösterip kanser riskini yükseltebiliyor. Ancak bazı özel durumlarda takviye almak faydalı olabilir:
– Çocuk sahibi olmak isteyen her kadın, folik asit takviyesi almalı.
– Hamile ve emziren kadınlar, D vitamin ve demir almalı.
– 6 ay ve beş yaş arasındaki çocuklara, A, C ve D vitaminleri verilebilir.
İleri yaştakiler, güçsüzleşen kemikleri için kalsiyum ve D vitamini kullanabilir.
Bebekler altı aylık olana kadar sadece anne sütüyle beslenmeli. Emzirme hem anneyi meme kanserinden korur hem de bebeğin ilerki yaşlarda fazla kilolu olmasını önlemeye yardımcı olur. Emziren annede kansere neden olabilen hormon oranı da azalır.
Tütün ne şekilde kullanılırsa kullanılsın kansere yakalanma tehlikesini yükseltiyor, özellikle de alkolle. Yüksek oranda kanserojen içeren sigara kansere neden olabilecek serbest radikallerin daha çok üretilmesine neden olur. Akciğer kanserlerinin yüzde 90’ı, kanserden ölümlerin yüzde 20’si sigara ve tütün ürünlerinden kaynaklanır. Ayrıca ağız, gırtlak, yemek borusu, pankreas, rahim ağzı, böbrek ve mesane kanserlerinin gelişmesine neden olabilir.
Kansere neden olan faktörler
– Obezite, aşırı kilo
– Yeterince mevye ve sebze yememek
– Aşırı miktarda kırmızı ve işlenmiş et tüketmek
– Tam tahıllı gıda ve bakliyatlardan az miktarda yemek
– Egzersiz yapmamak
– Aşırı alkol tüketimi
– Fazla tuz almak
Kanserden uzak tutan faktörler
– Bol bol meyve ve sebze tüketmek
– Bakliyat ve tam tahıllı besinler bakımndan zengin bir diyet
– Düzenli fiziksel aktivite
– Düşük miktarda alkol tüketimi ya da sıfır alkol tüketimi
– Anne sütü emmiş olmak ya da bebek emzirmek
Hazırlayan: Dr. Yasemin BRADLEY