‘Kendimiz nefes alamazken hastalarımıza nefes olduk’
Doç. Dr. Ezgi Özyılmaz, Kovid-19’la mücadelede, sevdiklerinden uzakta, büyük özveriyle hastalarını hayata bağlayabilmek adına yaşadıkları zorlu süreci anlattı.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Ezgi Özyılmaz, 6 aydan bu yana Kovid-19 yoğun bakım sorumlusu olarak görev yaptığını söyledi.
Bireysel olarak da ailevi olarak da sürecin çok zor olduğunu belirten Özyılmaz, bu zamanda birçok sağlık çalışanının ailesinden ayrı, yurtlarda, misafirhanelerde kaldığını ifade etti.
Süreç uzayınca mecburen endişelerinin devam etmesine rağmen evlerine dönmek zorunda kaldıklarını aktaran Özyılmaz, bu görevi her şeye rağmen severek, isteyerek, azimle ve keyifle sürdürmeye çalıştıklarını belirtti.
Özyılmaz, “Yazın özellikle sıcak dönemde Adana’da çok çok zorlandık. Adana sıcağında özellikle tulumun, kat kat giysilerin içerisinde çalışırken çift kat maske ve siperlikle kendimiz nefes alamazken hastalarımıza nefes olmaya çalıştık. Halkımızın koruyucu önlemlere çok çok dikkat etmesini rica ediyoruz. Çünkü özellikle hastalığın ağırlığı temmuz ağustos ayından itibaren iyice arttı. Bu aydan itibaren çok daha genç ve ağır hastalarla karşılaşmaya başladık. Her hasta bizim için ayrı bir savaş. O savaşı virüse karşı kazanmak için bir mücadele içerisindeyiz. Ancak bunu sağlık çalışanlarının tek başına yapabilmesi mümkün değil. Bu yüzden halkımızın desteğine ihtiyacımız var.” diye konuştu.
Virüsle ilgili dışarıda dikkat eden bir grubun bulunduğunu ancak hiç hastalık yokmuş gibi hayatını devam ettirenlerin de olduğunu aktardı.
“Burada hastanın, gencecik bir insanın makineye bağlı hale geldiğini, bazen hayatını kaybettiğini bizler üzülerek yaşıyoruz.” diyen Özyılmaz, bunun sadece hasta yakınının değil, her sağlık çalışanının da üzüntüsü olduğunu kaydetti.
Özyılmaz, hala salgının son derece tehlikeli olduğunu, özellikle maske, mesafe, hijyen kurallarına çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Süreç içerisinde psikolojilerini olumsuz etkilendiğini vurgulayan Özyılmaz, şunları anlattı:
“Arkadaşlarımız hasta oldu. Pek çok hekim, hemşire, sağlık personeli arkadaşımızı yatırdık. Diğer hastalarımızla beraber onları da tedavi etmeye çalıştık. Yaz döneminde ben de dahil pek çok izinsiz çalışan arkadaşımız oldu. Son derece stresli ve özellikle yoğun bakım ünitesi 24 saat takip gerektiren bir yer. Beş dakika değil, bir dakika bile arkanızı dönmeye fırsat vermeyecek bir yer. Bizim için stresli, yıpratıcı ve yorucu bir süreç. Süreç yakın zamanda da bitecek gibi durmuyor. O yüzden sağlık çalışanlarının bu konuda psikolojik olarak da desteklenmesi gerekiyor.”
Serviste yatan hastaların da psikolojik olarak kötü olduğunu aktaran Özyılmaz, hastalara bir taraftan psikolojik olarak destek olmaya bir taraftan da onları iyileştirmeye çalıştıklarını kaydetti.
“Taburcu ettiğimiz her hastada her bir arkadaşımın alın teri var”
Dışardaki insanların kurallara uymasına özen göstermesini isteyen Özyılmaz, şu görüşlerini paylaştı:
“Bizler burada 45 derece sıcakta sırtımızdan terler akarak bütün yaz boyunca gece gündüz, insanlar yataklarında uyurken, rahat ederken veya bir yerde eğlenirken çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Çok özveriyle yapılan bir iş. Bunu biz yapacağız ve sonuna kadar da devam ettireceğiz. Bu savaşta görev aldığımız için de bütün ekibimle gurur duyuyorum, her biri birer kahraman. Buradan taburcu ettiğimiz her hastada her bir arkadaşımın alın teri var. Ancak halkımızdan ricamız bize bu konuda destek olmaları. Hastalığın yayılımını önlemeleri. Yoksa bu pandeminin önüne geçemeyiz ve maalesef çok üzücü sonuçlar doğmaya devam eder.”
Özyılmaz, yoğun bakımdan taburcu ettikleri her hastanın kendileri için bir mutluluk olduğunu, onlarla iletişimi kesmediklerini sözlerine ekledi.