Mimar ve mühendis çift, köylerine yerleşerek tavuk çiftliği kurdu
İzmir’de yaşayan mimar ve mühendis çift, mesleklerinin zirvesinde önemli bir karar alıp, yaşamlarını tavuk çiftliği kurdukları Manisa’nın Sarıgöl ilçesine bağlı kırsal mahallede sürdürmeye başladı.
İzmir’deki işlerini bırakarak Manisa’nın Sarıgöl ilçesine yerleşen mimar Özgür Aydın ve ziraat mühendisi eşi Derya Öztürk Aydın, kurdukları tavuk çiftliğinde şehir hayatından uzakta yaşam sürüyor.
Üniversite eğitiminin ardından bir süre KKTC’de mimarlık yapan Özgür Aydın, burada önemli projelerde görev aldı. Türkiye’ye döndükten sonra mesleğini İzmir’de sürdüren Aydın, Derya Öztürk ile hayatını birleştirdi.
Ziraat mühendisi Derya Öztürk Aydın, yaş meyve sebze ihracatı yapan firmalarda çalıştı, Oxford Üniversitesinde eğitim aldı.
İzmir’de dış ticaret firmasında çalışan Derya Öztürk Aydın, evlendikten kısa süre sonra eşine Sarıgöl’e yerleşme önerisinde bulundu.
Ardından kırsal Tırazlar Mahallesi’ne yerleşen Aydın çifti, burada Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumundan (TKDK) aldıkları destekle, 6 bini kapalı alan toplam 16 bin metrekarelik ve 120 bin tavuk kapasiteli çiftlik kurdu.
Geçimlerini bu çiftlikten sağlayan çift, şehrin yoğunluğundan uzak yaşam sürmeye başladı. Çift, 5 yaşındaki çocukları Öztürk’ü sakin ortamda büyütmekten mutluluk duyuyor.
“Hayat burada daha rahat ve kolay”
Özgür Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir’deki iş hayatının çok yoğun geçtiğini söyledi.
Evlendikten sonra mimarlığı bırakıp Sarıgöl’e yerleştiğini anlatan Aydın, “Hayat burada daha rahat ve kolay, şehir stresi yok. Şimdi, kentin yoğunluğunun beni yorduğunu daha iyi anladım. Aklımda böyle yere yerleşme düşüncesi vardı, en büyük etken eşim oldu. Çiftlikte ürettiğimiz tavukları iç ve dış piyasaya çalışan firmalara pazarlıyoruz.” diye konuştu.
“Burada çok mutluyuz”
Derya Öztürk Aydın ise Sarıgöl’de doğduğunu ancak uzun süre İzmir’de yaşadığını dile getirdi.
Köy hayatını, doğal yaşamı sevdikleri için burayı tercih ettiklerini vurgulayan Aydın, şunları kaydetti:
“Mesleğimizi en üst seviyede bıraktık. Eşim çok başarılı bir mimardı, ben de ziraat mühendisi olarak büyük firmalarda çalıştım. Hayatın stres, öfkelenmek ya da kaygılanmak için çok kısa olduğunu gördük. Üretmenin birinci formülünün mutluluk olduğuna inanıyoruz. Kafanız rahatsa çok daha iyi işler yapabilirsiniz. Şehirde kalsak daha fazla para kazanabilirdik ama her şey para değil. Burada çok mutluyuz, çocuğumuzu bu ortamda yetiştirmek çok güzel. Şehrin karmaşasından, trafiğinden ve gürültüsünden uzak doğal bir yaşam sürüyoruz. İşimizden de memnunuz, neticede tavuk üretimi yapıyoruz ve bunların satışından da geçimimizi sağlıyoruz.”