Haberler

Nuri Pakdil’e ‘Kudüs şairi’ veda

Kudüs için hissettiği yürek sızısı, antiemperyalist, antikapitalist, antinasyonalist, antisiyonist, antifaşist bakış açısıyla yoğrulan devrimci ruhu, dile karşı duyduğu özen ve klas duruşuyla Türk edebiyatından bir Nuri Pakdil geçti.

“Yüreğimin yarısı Mekke’dir, geri kalanı da Medine’dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır” sözlerinin sahibi, Türk edebiyatının “Kudüs Şairi” Nuri Pakdil, akıllara kazınan ve dillerden dökülen şiirlerinin yanı sıra deneme, oyun ve gezi notlarından oluşan birçok eser bırakarak Hakk’a yürüdü.

Nuri Pakdil vefat etti

1934’te Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen Pakdil, ailesinin tavrı nedeniyle eğitim hayatı aralıklarla sürdürdü. Maraş Lisesinin ardından İstanbul Hukuk Fakültesini bitiren Pakdil, askerliğini Bitlis’te yaptı.

Memleketi, ilk gençliğinin geçtiği Kahramanmaraş çeşmeleriyle kaldı Pakdil’in aklında. Bunu, “Bir Yazarın Notları” eserinde Pakdil, “Büyüdüm, çeşmeler de aktı yanımda. Şimdi bakıyorum, kimi kurumuş, çok az su akıyor kiminden de. Her çeşme bir kent oldu yanı başımda. Nerede bir çeşme görsem, suyu akıyorsa, Maraş’ın manevi görüntüsü süzülmektedir.” ifadeleriyle anlattı.

Devlet Planlama Teşkilatında 1967’de göreve başlayan Pakdil, “Büyük Doğu” ve “Diriliş” dergileriyle güçlü bağlar kurdu. Diriliş dergisinin yayına ara verdiği ve bir daha basılıp basılmayacağının belli olmadığı dönemde, Türk edebiyatında “Yedi Güzel Adam” olarak bilinen ekipten Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt ve Akif İnan ile “Edebiyat” dergisini yayınlamaya başladı.

“Sabır üssü” olarak tanımladığı “Edebiyat” dergisi, 1969’un Şubat ayından 1984 Aralık’a kadar aylık olarak okuyucuyla buluştu.

Pakdil, bu süreçte 1972 yılında Edebiyat Dergisi Yayınları’nı kurdu. Bu yayınların ilk kitabı Pakdil’in “Batı Notları” oldu. Edebiyat Dergisi Yayınları’ndan, 1972-1984 yılları arasında, on sekizi kendisinin, yirmi yedisi yazar arkadaşlarının olmak üzere kırk beş kitap yayımladı.

“Edebiyat” dergisinin çevresinde çok sayıda yeni şair ve yazar yetişti, dergi ayrıca Orta Doğu’daki edebiyat ile İslamcı düşüncenin gelişiminden Türk edebiyat çevrelerini de haberdar etti.

Dergi, aralıklarla 159 sayı çıkarıldı. Yayına son verdiği 1984 sonunda, derginin elinde olan bütün sayılarını ve Edebiyat Dergisi Yayınları’ndan çıkan bütün kitaplarını dağıtan Pakdil, bunun için Ankara’daki birçok öğrenci yurduna haber verdi.

Pakdil, 1984 yılına kadar “Biat”, “Batı Notları”, “Bir Yazarın Notları”, “Anneler ve Kudüsler”, “Klas Duruş”, “Edebiyat Kulesi”, “Bağlanma”, “Sükut Suretinde”nin de aralarında olduğu 18 kitap çıkardı.

Bir süre sessizliğe gömülen “Küdus Şairi”, 28 Şubat 1997’den itibaren Edebiyat Dergisi Yayınları aracılığıyla yeniden kendi kitaplarını yayınlamaya başladı.

“Otel Gören Defterler”

Nuri Pakdil ‘in “Otel Gören Defterler” başlıklı 6 kitaptan oluşan deneme serisi 1997’den itibaren okuyucuyla buluştu. Uzun bir dönem otellerde yaşayan Pakdil, bu seride adeta inzivaya çekilmiş bir yazarın tahlillerini, sorgulamalarını ve kendisiyle hesaplaşmalarını kaleme aldı.

“Cüssesi ne olursa olsun her oteli, kapasitesi değişen ruhlar mahşeri” olarak tanımlayan Pakdil, “Evlerde bu mahşerin gölgelerini bile tanıyamazsınız. Otelde yıl birimleriyle kalmak, eğer yeteneğimiz varsa bir fakültede okumaya bedeldir.” değerlendirmesini yaptı.

“Seni savunuyorum sana karşı”

Pakdil, hem Orta Doğu hem Batı edebiyatından yaptığı şiir ve düşünce yazısı çevirileriyle farkını ortaya koydu.

“Dostoyevski okumayanlara ehliyet vermemeli” diyerek edebiyata duyduğu saygıyı ortaya koyan Pakdil, “Bir Yazarın Notları” adlı eserinde belki de tüm amacını “İnsan! Seni savunuyorum; sana karşı!” cümlesiyle özetledi.

Eserlerinde “emek, emperyalizm, devrim” gibi kelimelere de yer veren Pakdil, “antiemperyalist, antikapitalist, antinasyonalist, antisiyonist, antifaşist, en önemlisi de antifiravunist bir bilince sahip olduğunu” belirterek, kendini “Muhafazakar değil devrimci Müslüman” olarak tanımladı.

İşindeki titiziliğiyle bilinen Pakdil’in, 33 şiirden oluşan “Sükut Suretinde” kitabındaki “Edebiyat” başlıklı dizeleri, 191 kez yazdığı dile getirildi. Kitap kapaklarını da kendisi tasarlayan Pakdil’in, bir kitabın kapağını beğenmeyip defalarca değiştirdiği ve bu yüzden matbaada sabahladığı da bilinirdi.

Pakdil, 2013’te “Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü”ne, 2014’te de “Necip Fazıl Saygı Ödülü”ne layık görüldü.
Kudüs’üne 81 yaşında kavuştu

Türk edebiyatının “Kudüs Şairi” burası için hissettiği yürek sızını, “Yüreğimin yarısı Mekke’dir, geri kalanı da Medine’dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır” ifadeleriyle kaleme döktü.

Pakdil’in en çok bilinen şiirlerinden “Anneler ve Kudüsler” şiiri şu mısralarla hafızalara kazındı: “Tûr Dağını yaşa/ Ki bilesin nerde Kudüs/ Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum/ Ayarlanmadan Kudüs’e/ Boşuna vakit geçirirsin/ Buz tutar/ Gözün görmez olur/ Gel / Anne ol / Çünkü anne / Bir çocuktan bir Kudüs yapar / Adam baba olunca / İçinde bir Kudüs canlanır / Yürü kardeşim / Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin”

Nuri Pakdil, 2015’te 81 yaşında geldiğinde Kudüs’e giderek, Mescid-i Aksa’da cuma namazı kıldı ve hayali gerçek oldu.

İslam dünyasının Kudüs’e tavrını çok “trajik” bulduğunu dile getiren Pakdil, “Zaten İslam dünyası kendi arasında kavgalı durumdadır ve maalesef Kudüs’e yönelme imkanı şu anda gözükmüyor. İslam dünyasının kurtuluşu ancak ve ancak Türkiye’nin ayağa kalkmasıyla mümkün olacaktır. Ben yeryüzündeki İslami hareketin, Türkiye’den başlayacağına inanıyorum. Bu inancı içimde her zaman capcanlı tutuyorum. Türkiye’deki İslami uyanışa büyük önem veriyorum.” ifadelerini kullanmıştı.

Klas duruş

Edebiyat çevrelerinin büyük saygı duyduğu Pakdil, “Klas Duruş” için gençlere, “Paraya pula metelik vermemek, adil olmak, insanlarla sıcak ilişki kurmak, çok kitap okumak, bir yabancı dil öğrenmek, geziler yapıp, notlar tutmak ve İstanbul’u tanımaya çalışmak” tavsiyelerinde bulunmuştu.

“Hece Dergisi: Edebiyat Dergisi ve Nuri Pakdil Özel Sayısı”, “Düşünen Kalem Nuri Pakdil Sempozyumu”, “Yedi İklim Dergisi 58. Sayı: Nuri Pakdil Ustamıza”, “Nuri Pakdil’de Protest Tavır”, “Nuri Pakdil Belgeseli” ve “Yedi Güzel Adam” dizileri, hem Türk edebiyatının hem Türk televizyonculuğunun usta isme duyduğu saygının seçkin örnekleri olarak kayıtlara geçti.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu