Sırakaya, “Yurtdışında yaşayan gençlerimiz ülkesine “bağlı” bir anlayışla yetişmeleridir”
AK Parti İstanbul Milletvekili, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu Başkanı Zafer Sırakaya, bazı kanunlarda ve 375 sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi konusunda basın açıklaması yaptı.
Sırakaya konuya ilişkin yaptığı basın açıklamasında özetle şunları söyledi:
Türk vatandaşlığının sınırları anayasamızda teminat altına alınmıştır.
Anayasamızın 62’inci maddesi yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarımıza yönelik önemli yükümlülükler içermektedir.
Anayasaya göre “Devlet”, yurt dışındaki vatandaşların hem yaşadıkları ülkelerdeki haklardan azami ölçüde yararlanması hem de Türkiye ile bağlarını koruması için gerekli tüm çalışmaları yapmakla yükümlüdür.
Ve Anayasamız vatandaşlık kavramında babanın ve annenin Türk olmasına büyük önem atfetmektedir.
Bunun doğal neticesi olarak da Türk babanın, Türk annenin çocuklarının vatandaşlık durumu kanuna değil, doğrudan doğruya Anayasaya tabidir.
Yurtdışını kendilerine ikinci vatan olarak seçen vatandaşlarımız; seçme-seçilme, memur olma ve AB ülkeleri içerisinde serbest dolaşım hakkı gibi ayrıcalıkları elde edebilmek için yaşadıkları ülkelerin vatandaşlığına geçebilmektedirler.
Çifte vatandaşlık uygulamasının olduğu ülkelerde bu haktan faydalanan gençler, şemsiyesi altında milletimize hizmet etme imkânı bulduğumuz AK Parti`mizin asla vazgeçemeyeceği milli değerlerdir.
Tüm parti programları, tüzük ve teşkilatlanmalarında gençleri merkeze koyan AK Parti`nin, yurtdışında yaşayan genç kardeşlerimizi görmezden gelmesi, onların derdiyle dertlenmemesi ve onların geleceğini teminat altına almayı düşünmemesi beklenemez.
AK Parti olarak bizim en büyük önceliğimiz, yurtdışında yaşayan gençlerimizin ülkesine yani Türkiye`ye “bağımlı” değil “bağlı” bir anlayışla yetişmeleridir.
İşte bu anlayış ve partimizin teklifiyle; Meclis Genel Kurulu`na gelen “Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”mizle 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nda yer alan ve ‘Anne-babası birlikte vatandaşlıktan çıkan çocuklar Türk vatandaşlığını re ’sen kaybeder’ hükmü, artık tarihe karışıyor.
TBMM`de bugün kabul edilen kanun teklifimizin yasalaşıp hayata geçmesinin ardından, Anayasa`da sınırları çizilen vatandaşlık tanımına da tam manasını kazandırmış oluyoruz.
Kanun teklifimizin hayata geçmesiyle yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik politikalarımızın ana omurgası olan “vatandaşlık bağlarımızı”, bir daha kopmamak üzere daha da sağlam hale getirmiş olacağız.
AK Parti iktidarları olarak görevimiz ve önceliğimiz yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın 7`den 70`e kadar tüm sorunlarına çare bulmak, işlerini kolaylaştırmaktır.
Genel Kurul`da kabul edilen yasa teklifiyle sağlık, yaş ve ceza nedeniyle yurtdışında hastanelerde, bakımevlerinde ve cezaevlerinde olan vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştıran bir değişikliğe imza atmak yine iktidarımıza nasip oldu. 60 yılı aşkın bir iş göçü tarihimiz olduğu düşünüldüğünde, hasta, yaşlı ve bakıma muhtaç vatandaşlarımızın sayısı da azımsanmayacak kadar fazladır.
Bu durumun doğal bir sonucu olarak hastane, huzurevi, bakımevi ve cezaevinde kalıp yaşadıkları ülkelerde haklarında kısıtlama kararı verilerek kendilerine vasi tayin edilen birçok vatandaşımız vardır.
Bakımevleri, huzurevleri, hastaneler ve hapishanelerde bulunan vatandaşlarımıza atanan vasilerin büyük çoğunluğunu bu kurumlarda çalışan ilgili ülke vatandaşları oluşturmaktadır.
Yabancı ülkeler tarafından vatandaşlarımıza atanan yabancı vasilerin, vasilik kararına istinaden Türkiye’de ya da ilgili ülkelerdeki dış temsilciliklerimizde herhangi bir işlem yapabilmeleri için öncelikli olarak yabancı ülke makamları tarafından verilen vesayet kararlarının Türkiye’de 5718 sayılı “Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun” çerçevesinde tanıma ve tenfiz davası açmaları gerekmekteydi.
Vasi olarak atanan yabancılar Türkiye sistemini bilmedikleri için Türkiye’de dava açma sürecine başvurmamakta ve böylelikle hakkında vesayet kararı verilen vatandaşlarımız büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar.
Bu mağduriyetlerin en çoğu huzurevi, bakımevi, hastane ve hapishanelerde bulunan vatandaşlarımızın vasi kanalıyla pasaport uzatma işlemleri esnasında yaşanmaktadır.
Yabancı ülkelerin atadığı vasiler, vatandaşlarımızın işlemlerini prosedürlerden dolayı yapmadığı için yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, yaşadıkları ülkedeki sosyal güvenlik, sosyal yardım ve ikamet hakkı gibi en temel haklarını kaybetme durumuyla karşı karşıya kalabilmekteydiler.
İşte bu mağduriyete son vermek için “5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun” ilgili maddesinde yapılmasını teklif ettiğimiz düzenleme ile artık yabancı makamlar tarafından verilen vesayet ya da velayet kararına istinaden vasi ya da velinin, kararın verildiği ilgili ülkedeki dış temsilciliklerimizde pasaport işlemlerini yapabilmesinin önünü açıyoruz.
Yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin hayatlarını kolaylaştırarak ülkeleri ile olan bağlarını sağlamlaştırmayı hedefleyen ve TBMM Genel Kurulu`nda kabul edilen yasa değişikliklerinin devletimize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarını tespit ve çözümü noktasında çalışmalarımıza devam edeceğimizin bir defa daha altını çiziyorum.