Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’a resti çekti: “Türkiye Çatladı Kapı Ülkesi midir?“

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York Times gazetesi içine kaleme aldığı yazıda ABD’yi uyararak ” Washington Türkiye’nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız.”dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kötülüğün dünyanın her yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun zamandır müttefikimiz olan ABD’nin Türkiye’ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD’nin çıkarlarına ve  güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye’nin alternatiflere  sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine  çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız.” değerlendirmesinde  bulundu.

Erdoğan, New York Times gazetesi için İngilizce kaleme aldığı  “Türkiye, ABD ile Krizi Nasıl Görüyor?” başlıklı makalede, iki ülke arasında son dönemde yaşanan gerginliğe değindi.

Türkiye ve ABD’nin son 60 yıldır stratejik ortak ve NATO müttefiki  olduğuna, iki ülkenin Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında karşılaştıkları ortak  zorluklara karşı omuz omuza durduğuna işaret eden Erdoğan, “Türkiye, yıllar  boyunca ne zaman gerekli olsa ABD’nin yardımına koştu. Kore’de askerlerimiz  birlikte çarpıştı. Küba füze krizinin en yüksek olduğu dönemde, Türkiye topraklarında Jüpiter füzelerinin konuşlanmasına izin vererek ABD’nin durumu  yatıştırma çabalarına katkı sağladı. 11 Eylül terör saldırılarının ardından Washington bu kötülüğü yapanlara karşılık vermek için dostlarını ve  müttefiklerini beklediğinde, askeri birliklerimizi buradaki NATO misyonunu  başarıya kavuşturmak için Afganistan’a gönderdik.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, öte yandan ABD’nin, Türk halkının endişelerini anlayamadığını  ve saygı duyamadığını vurguladı.Son yıllarda iki ülkenin ortaklığının ABD tarafından anlaşmazlıklarla  sınandığını kaydeden Erdoğan, “Ne yazık ki bu tehlikeli trendi tersine çevirme  çabalarımız boşa çıktı. ABD, Türkiye’nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp,  milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa  ortaklığımız riske girebilir.” değerlendirmesine yer verdi.

Başkan Erdoğan, Türkiye’nin, Pensilvanya’da yaşayan Fetullah Gülen’in elebaşı olduğu Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) mensupları tarafından 15 Temmuz  2016’da saldırıya uğradığını hatırlattı.

ABD’nin, bu darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili  tutumuna da değinen Erdoğan, ifadelerini şöyle sürdürdü:

“FETÖ’cüler hükümetime karşı kanlı bir darbe yapmaya çalıştı. O gece  milyonlarca vatandaş, şüphesiz ki ABD’lilerin Pearl Harbour ve 11 Eylül  saldırılarından sonra deneyimlediği vatana bağlılık hissiyatıyla sokaklara  döküldü. Uzun zamandır benim seçim kampanyalarımı yöneten sevgili arkadaşım Erol  Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’un da aralarında olduğu 251 masum insan  ülkemizin özgürlüğü için en ağır bedeli ödedi. Ailemin ve benim ardımdan gelen  ölüm mangası başarılı olsaydı ben de onlardan biri olacaktım. Türk halkı, ABD’den bu saldırıyı kesin bir dille kınamasını ve Türkiye’nin seçilmiş hükümetiyle  dayanışmasını dile getirmesini istedi. ABD bunu yapmadı. ABD’nin olaya tepkisi  tatmin edicilikten uzaktı. Türk demokrasisinin yanında olmak yerine ABD yetkilileri ihtiyatlı bir şekilde ‘Türkiye’de istikrar, barış ve devamlılık’  çağrısında bulundu. Bu da yetmezmiş gibi Türkiye’nin iki taraflı bir anlaşma ile Fetullah Gülen’in iadesi için yaptığı talepte hiçbir ilerleme kaydedilmedi.”

Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerinde başka bir hayal kırıklığının ise  terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye ABD’nin verdiği destek olduğuna  dikkati çekti.

Başkan Erdoğan yazısında bu konuyla ilgili, “Türk makamlarının  tahminlerine göre, Washington son yıllarda PYD/YPG’ye silah vermek için 5 bin  kamyon ve 2 bin kargo uçağı kullandı. Hükümetim, ABD’li yetkililerin PKK’nın  Suriye’deki müttefiklerine eğitim ve teçhizat verme kararlarından duyduğumuz  endişeyi tekrar tekrar paylaştı. Ne yazık ki sözlerimize kulak tıkandı ve ABD  silahları en nihayetinde sivil halkımızı ve Suriye, Irak ve Türkiye’deki güvenlik  güçlerimizi hedef almak için kullanıldı.” görüşünü paylaştı.

Son günlerde ABD’nin, hakkında bir terör örgütüne yardım ettiği  suçlaması bulunan Amerikan vatandaşı Andrew Brunson’ın Türk polisi tarafından  tutuklanmasını gerekçe göstererek Türkiye ile tansiyonu artıracak birçok adım  attığını vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Donald Trump’ı birçok toplantımız ve konuşmamızda uyardığım gibi  hukuki sürece saygı duymak yerine, ABD dost bir millete karşı haddini aşan  tehditler yayımladı ve Bakanlar Kurulumuzun birçok üyesine yaptırım uyguladı. Bu  karar kabul edilemez, mantıksız ve en nihayetinde uzun süreli dostluğumuza zarar  verici nitelikteydi. Türkiye’nin tehditlere cevap vermediğini göstermek için  birkaç ABD’li yetkiliye yaptırım kararı aldık. Biz hep aynı prensibe bağlı  kalacağız: Hükümetimi hukuki sürece müdahale etmeye zorlamaya çalışmak  anayasamıza ya da ortak demokratik değerlerimize uygun değildir.

Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi göbeğini  kendi kesecek. 1970’lerde Türkiye, Washington’ın itirazlarına rağmen Kıbrıs  Rumları tarafından Türk kökenlilere karşı uygulanan soykırımı engellemek için  Kıbrıs’a girdi. Son zamanlarda Washington’ın Suriye’nin kuzeyinden gelen milli  güvenlik tehditleriyle ilgili bizim endişelerimizin ciddiyetini anlayamaması,  DEAŞ’ın NATO sınırlarına erişimini kesen ve YPG’yi Afrin kentinden çıkaran iki  askeri operasyonla sonuçlandı. Bu durumlarda olduğu gibi milli çıkarlarımızı  korumak için gerekli adımları atacağız.”

“Kötülüğün dünyanın her yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun  zamandır müttefikimiz olan ABD’nin Türkiye’ye karşı attığı tek taraflı adımlar  sadece ABD’nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan,  Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara  bırakmalı ve Türkiye’nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek  taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve  müttefikler aramaya başlayacağız.”

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu