Erdoğan-Merkel ortak basın toplantısı
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “55 maddeyi sözde kabul etmek başka bir şey ama altına imzayı koymak başka bir şey. Hafter henüz buna imzayı koymuş değil sadece sözde kabul etmiş durumda.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan, kendisinden önce Libya ile ilgili bir soruyu yanıtlayan Merkel’in konuşması sırasında söz alarak, “En önemli konu, 55 maddeyi sözde kabul etmek başka bir şey ama altına imzayı koymak başka bir şey. Hafter henüz buna imzayı koymuş değil sadece sözde kabul etmiş durumda. Bunları biz tamamıyla kabul olarak anlamıyoruz yani bizim uluslararası diplomasi anlayışımız, veyahut uluslararası hukuk veya uluslararasındaki anlaşmalarda böyle bir durum söz konusu değil. Hafter’in yarın ne yapacağı da belli olmaz onu da sizlere buradan söylemiş olayım.” ifadelerini kullandı.
Merkel’in Hafter’in sadece ateşkesi kabul ettiği ve askeri komite için isim bildirdiğini söylemesi üzerine de Erdoğan, “Sayın Şansölye, kabul etti ama imza koydu mu? İmza yok.” dedi.
Erdoğan, “mülteci politikası” ile ilgili soru üzerine, ikili görüşmelerinde Merkel’e İdlib’teki durumu açtığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda 4 milyon nüfusu olan İdlib’in 400 bine yakın İdlibli bizim sınırımıza doğru hareket halinde ve bizler de özellikle bu kış mevsiminde buradaki insanlara ne gibi destekte bulunuruz, ne yapabiliriz diye insani yardım bazında tabii çadırlarla bu işi çözmek mümkün değil onun için süratle briket barınaklar yapmak suretiyle şöyle bir seferberlik ilan ettik. Kızılay ve AFAD’ımız bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. İlk etapta 10 bin briket barınak yapma adımları atıldı. Gerekirse bunları artırarak devam ettireceğiz zira bizim sınıra 30-40 kilometre mesafede, Suriye tarafında bu yapılanma gerçekleştirilecek. Bunun içinde ufak da tuvaleti, banyosu olacak, ısıtma imkanlarını, her şeyi hazırlıyoruz ve adımı bu şekilde atacağız. Bu konuda sağolsun Şansölye ‘Biz de belli bir desteği verebiliriz.’ dediler. Kendileriyle Kızılay ve AFAD ile görüştükten sonra tekrar irtibat kuracağız. Ona göre kendileri de böyle bir desteğin gelebileceğini ifade ettiler.”
Güvenli bölge konusunun Tel Abyad ve Resulayn arasındaki 125 kilometrelik 32 kilometre derinliğindeki bölge olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu bölgede bu adımı attık ve bugüne kadar da maalesef başta Amerika olmak üzere, Rusya Federasyonu, tüm Batılı ülkeler ki değerli dostum Şansölye ile de bunu konuştuk. Burada dedik ki planımız hazır, proje çalışmalarımız hazır. Bu güvenli bölgede bizler bu projeyi hayata geçirebiliriz ama burada el ele vermemiz lazım. Burada beraberce bu adımı atmamız lazım. Zira o, bu briket evlere benzemez, burada normal insani bir yaşamın sağlanacağı bir adım atacağız. Evleriyle okullarıyla mabetleriyle kaymakamlık, valilik ne ise bütün bunların yapıldığı bir şehir inşa edelim diyoruz. Bu güvenli bölge aynı zamanda barışın egemen olduğu bir yer olsun dedik. Bu konuda hala bize olumlu bir dönüş maalesef olmadı. Bunun tabii bütün lojistik noktada tedbirlerini biz de alabiliriz. Bunun yanında özellikle dünya barışına biz destek veriyoruz diyen ülkeler de burada el birliğiyle bu adımı atabiliriz. Ama şu anda henüz bu tür dönüşler olmadı. Maalesef biliyorsunuz gerek Amerika’yla yaptığımız görüşmeler gerek Rusya Federasyonu’yla yaptığımız görüşmelerde de terör örgütleri PYD/YPG hala bu bölgelerden çıkarılmış değil. Hala bunlar bu bölgede duruyor. Onların da bu bölgelerden çıkarılması lazım. Dolayısıyla bizim de Barış Pınarı Harekatı bölgesinde mücadelemiz, terörle mücadele olarak sürüyor.”
– “Alman gazetecilere dönük olumsuz bir çifte standart yok”
Bir Alman basın mensubunun Türkiye’de halen çalışma izinlerinin olmadığını söylemesi üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: “Uluslararası basın mensuplarının çalışma izinleri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının görev alanına girmektedir. İletişim Başkanlığımız 2019 yılında, 19 farklı Alman kuruluşundan toplam 30 gazeteciye yerleşik akreditasyon kartı düzenlemiştir. İletişim Başkanlığımıza 17 Ocak 2020 itibarıyla 28 Alman basın mensubunun başvuruları ulaşmıştır. Başvurular 31 Aralık 2019 tarihinde tamamlanmıştır. Bu başvurularla ilgili mevzuat uyarınca bunların değerlendirilmesi yapılmaktadır. Almanya ile iyi ilişkilerimizden rahatsız olan bazı kesimlerin bu rutin değerlendirmeyi, ‘Türkiye’nin Alman gazetecilere akreditasyon vermediği’ veya ‘Alman gazetecilere diğer yabancı basın mensuplarından farklı muamele edildiği’ şeklinde yansıtmaya çalıştıklarını görüyoruz. Böyle bir özel muamelenin veya Alman gazetecilere dönük olumsuz bir çifte standardın olmadığını açıkça ve ilk elden burada ifade etmek isterim. İletişim Başkanlığımız, mevcut yerleşik akreditasyon sahibi gazetecilerin herhangi bir sorun yaşamaması için özellikle benim de takip ettiğim, izlediğim bir şekilde bu oturum izinlerinden sorumlu olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğüyle yakın temas ve iş birliği halindedir. Burada bir sorun veya mağduriyet yaşanması da söz konusu değildir. Özellikle basın özgürlüğü konusundaki hassasiyetimi zaten bilenler bilir ve İletişim Başkanım da bu konularda hassastır.”
– AB’nin destek sözü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenli bölge konusundaki donörler çağrısının hatırlatılması üzerine, “Şu an itibarıyla biliyorsunuz AB’nin bize 6 milyar avro destek sözü vardı. İki taksitte, üç artı üç şeklinde olacaktı. Şu an itibarıyla bu 3 milyar avro bile tamamıyla bu uluslararası STK’lara verilmiş değil. Bu para bizim milli bütçemize girmiyor. İkinci gelecek olan 3 milyar avro da bizim milli bütçemize girmeyecek yine uluslararası STK’lar vasıtasıyla STK’lara gelecek. Bizim harcamamız ise 40 milyar doları şu anda geçmiş durumda. Burada tek olumlu yaklaşımı ben Sayın Şansölye’den aldım. Şimdi para, para demekle cebe girmiyor, kasaya da girmiyor ama para geldiği zaman biz de tabii Sayın Şansölye’ye teşekkürü de kesinlikle yapmasını biliriz.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, kendisinden sonra Merkel’e soru yöneltirken “Başbakan” ifadesini kullanan gazeteciyi de “Şansölye” diye hitap etmesi konusunda uyardı.
– “Berlin sürecine gelen ülkelerin Hafter’e yüz vermemesi lazım”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya’da alınacak önlemlerle ilgili soru üzerine, her şeyden önce Hafter’in bu 55 maddeyi kabul ettiği veya ateşkesi kabul ettiğine inanmadığını söyledi.
Dün ve evvelsi gün Hafter’in aynı şekilde Mitiga Havalimanı’nı bombaladığını ve bunu sürdürdüğünü vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Durmuş değil. Bu ne demektir: ‘Ben ateşkesi kabul etmiyorum, kabul etmedim.’ demektir. Serrac ise Hafter’in yaptığıyla aynen ona mukabelede bulunmuyor. Burası çok önemli. Güvenilir bir yanı yok. Az önce dedim ya, imzası da yok. Mitiga Havalimanı’nı adam bombaladı. Oraya 11 füze attı. Bunların hepsi tespitli. Bunlar tespitli olduğuna göre Berlin sürecine gelen ülkelerin aynı şekilde bu adama artık yüz vermemesi lazım. Ben görüşme yapmam. Niye? Eğer ben bir devletin başıysam, masaya oturup imza attığımız bir anlaşmaya uymayan kişi için kalkıp da ben bu adama yüz vermem. Temenni ederim ki o masanın etrafında oturanlar da burada 55 maddelik bir anlaşma imzalandı, Hafter’in orada imzası yok ama Serrac imzaladı. Bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine gönderilecek ama Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine gönderilecek olan bu 55 maddelik metinde Hafter’in imzası yine yok. ‘Ben ateşkesi kabul ettim’. Hem öyle diyeceksin ve iki gün sonra da Mitiga Havalimanı’nı bombalayacaksın. Şimdi biz buna nasıl inanalım, nasıl güvenelim. Benim devlet yönetim anlayışım, uluslararası siyaset anlayışım bu.”
Suriye konusunda şubat ayında bir liderler zirvesi olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, o toplantıyı belki marta kaydırma durumunun olabileceğini söyledi.
Erdoğan, mültecilere yardımda Almanya’nın bot konusunda İçişleri Bakanlığına belli bir desteğinin ayrıca olduğunu, briket barakalar noktasında gerekli desteklerin de Almanya tarafından sağlanacağını ifade ederek, Merkel’e teşekkür etti.
Basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Başkan Vekili İbrahim Kalın, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ile AKPM Türk Delegasyon Başkanı ve Türk-Alman Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Akif Çağatay Kılıç da salonda yer aldı.