Sedef hastalarına güneş ışığı uyarısı
Doç. Dr. Didem Dinçer, “Sedef hastalığının tedavisinde güneş ışığını kontrollü olarak veriyoruz ama kontrolsüz şekilde güneşe maruz kalırsa lezyon sayısı artabilir.” dedi.
Açık ve koyu tenlilerin güneşten çok iyi korunması gerektiği uyarısında bulunan Dinçer, güneşin dik geldiği saatlerde dışarıda kalınmamasını tavsiye etti.
Dinçer, ultraviyole A, B ile C’nin her insan için hem mutojenik hem de kanserojenik etkiye sahip olduğunu ve erken yaşlanmaya yol açabileceğini belirterek, yerinde, zamanında ve belli dozlarda güneş ışığı alınmasını önerdi.
Dinçer, bazı cilt hastalıklarının tedavisinde güneş ışığından faydalanıldığını ancak kontrolsüz verilen güneş ışığının her durumda zararlı olduğunu söyledi. Bu kişilerin güneşe çıkma saatlerini iyi ayarlamaları gerektiğini ifade eden Dinçer, şunları belirtti:
“Egzama tedavisinde güneş ışığının yeri var ama kontrolsüz şekilde kişiyi ışığa maruz bırakırsanız tabii ki yanık oluşacaktır veya deri lezyonları daha kötüye gidicektir. Ya da biz, alerjik kontakt dermatitin veya sedef hastalığının tedavisinde de kontrollü olarak güneş ışığını veriyoruz ama bizim verdiğimiz güneş ışığı belli saniyelerin, dakikaların içerisinde oluyor. Sedefli biri kontrolsüz olarak güneşe maruz kalırsa sedef lezyonunun sayısı artabilir. Yani ister cildi problemli, ister problemsiz olsun biz insanlara güneşte çok fazla kalmamalarını öneriyoruz.”
“Bronzlaşmayı hiç kimseye önermiyorum”
Bronzlaşmayla ilgili de uyarılarda bulunan Dinçer, birçok kişinin bronzlaşabilmek için cildine çeşitli gıda maddelerini sürdüğüne işaret etti.
Cilde gıda maddesi sürülmesini kesinlikle tavsiye etmediğini vurgulayan Dinçer, “Ne olursa olsun bronzlaşmaya karşıyım. Neyle bronzlaşmaya çalışırlarsa çalışsınlar, bronzlaşmayı hiç kimseye önermiyorum. Bronzlaşmak aslında bir cilt hasarıdır. Görülen o yanık ten normal bir ciltte olması gereken değildir. Yalnızca beyaz tenliler değil esmerlerde de bu böyle.” diye konuştu.
Dinçer, güneşin neden olduğu kanser hızının gün geçtikçe arttığını belirterek, “Dünyada artık kanıtlanmış bir gerçek var, ultraviyole B cilt kanserleriyle doğrudan ilişkili. Ultraviyole A da öyle. Ama daha çok erken yaşlanma üzerinde etkisi söz konusu. Ultraviyole C ise çok mutajenik ve kanserojenik olmasına karşın stratosfer tabakası tarafından engelleniyor ama ne yazık ki ozon tabakasındaki delinmeyle artık ultraviyole C’nin de kötü etkileri gözlemlenmeye başlandı.” dedi.
Güneşten korunmak için dışarı çıkmadan 30 dakika önce güneş kremi sürülmesini tavsiye eden Dinçer, “Toplumumuz artık güneş koruyucu konusunda yavaş yavaş bilgilendi. Güneş koruyucuya ek olarak kişilerin kendilerini giysi, şapka, gözlük gibi fiziksel koruyucularla korumalarını öneriyorum.” değerlendirmesinde bulundu.