Gündem

Kalın: “Katar, Türkiye’nin gerçek bir dostu olduğunu göstermiştir”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısına ilişkin düzenlediği basın toplantısında, “Şeyh Temim’in yanı sıra Katar halkının da bu süreçte Türkiye’nin yanında çok açık ve net bir şekilde durduğunu, hatta ellerindeki paraları TL’ye çevirdiklerini, oradan destek mesajları attıklarını, Türkiye’ye gelip tatillerini burada yaptıklarını ve Türkiye’nin yanında olmaları gerektiği konusundaki mesajlarını her platformla çok gür bir şekilde, gür bir sesle ifade ettiklerini gördük” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’na ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki gelişmelere dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.

“TÜRKİYE EKONOMİSİ GÜÇLENEREK BU SÜREÇTEN ÇIKACAK”

Soru: “Efendim, Katar’ın 15 milyar dolarlık yatırım paketinden siz de söz ettiniz. Bu paketin ayrıntılarını paylaşabilir misiniz, netleşen ayrıntıları? Bir de, farklı sektörlerde dediniz, o sektörler netlik kazandı mı?”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Onunla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımız bir çalışma yürütüyorlar. Farklı alanlarda, farklı sektörlerde güzel bir paket hazırlandı. Bunun detayları tabii ortaya çıktıkça gerek Bakanlığımız, gerekse Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanacak. Ama burada ben tekrar bu vesileyle Katar Emiri’ne bu gösterdiği hakikaten asaletli duruşundan dolayı tekrar teşekkür etmek istiyorum ülkemiz adına, milletimiz adına. Çünkü Katar Türkiye’nin gerçek bir dostu olduğunu bu vesileyle bir kez daha göstermiştir. Zaman zaman biliyorsunuz Türkiye’yi Katar’a yakın durmakla ya da işte Körfez bölgesinde aktif olmakla eleştiren birtakım seslerin çıktığını da görüyoruz. Hatırlarsanız, geçen yıl yaşanan Körfez krizinde Türkiye oraya bir hem yardım etme hem de askerî bir üs oluşturma konusunda bazı eleştirilere de maruz kalmıştı. Aslında şimdi baktığınız zaman, bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi öngörüsünün ve sezgisinin ne kadar haklı olduğu da bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Şunu da ifade edeyim: Katar Emiri Şeyh Temim, kendisine hakikaten kalben teşekkür ediyoruz bu desteğinden dolayı, hem buraya gelip bu desteğini ifade etmesi bizzat hem de böyle bir paketi açıklaması. Aynı zamanda, Şeyh Temim’in yanı sıra Katar halkının da bu süreçte Türkiye’nin yanında çok açık ve net bir şekilde durduğunu, hatta ellerindeki paraları TL’ye çevirdiklerini, oradan destek mesajları attıklarını, Türkiye’ye gelip tatillerini burada yaptıklarını ve Türkiye’nin yanında olmaları gerektiği konusundaki mesajlarını her platformla çok gür bir şekilde, gür bir sesle ifade ettiklerini gördük. Bu tabii çok memnuniyet verici bir şey.

Dediğim gibi diğer ülkelerden de benzer destekler gelmeye başladı. Zaten kamuoyu noktasında da dünyanın birçok yerinden bu konuda destek geliyor ve hamdolsun bunun neticelerini de dediğim gibi somut olarak görmeye başladık ve Türkiye ekonomisi bundan sonra da daha da güçlenerek bu süreçten çıkacak. Bu paketin detayları da zaten açıklandıkça piyasalarda etkisini de zaten hep birlikte göreceğiz.”

“SİNCAR BENZERİ OPERASYONLAR BUNDAN SONRA DA YOĞUN BİR ŞEKİLDE GELECEK”

Soru: “Efendim, müsaadenizle iki sorum olacak. Birincisi; biraz önce siz İbadi görüşmesine değindiniz, Sincar noktasında hava operasyonları devam ediyor, ilerleyen günlerde bir kara operasyonu olacak mı, yani beklemeli miyiz böyle bir şeyi? İkincisi de,  dokuz günlük bayram tatili var, bu noktada Türk Lirası yönünden spekülasyonlar noktasında herhangi bir tedbir alınacak mı?”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “İkinci sorunuzdan başlayayım. Türk Lirası üzerinden yürütülen bu spekülasyon algı, operasyonlarıyla ilgili kanallar kapatılmış durumda arkadaşlar. Bu konuda vatandaşlarımız da, tüketicimiz de, iş adamlarımız da, üreticimiz de, iş verenimiz de, herkes bir kere rahat olsun. Yani hiçbir panik havasına kapılmadan, sakin, rasyonel adımlarla biz bu süreci inşallah atlatacağız. Zaten dediğim gibi iyileşme emarelerini dün itibarıyla görmeye başladık. Bu inşallah bayram sürecinde daha da devam edecektir.

Sincar meselesine gelince, Sayın İbadi buradayken tabii bu konu da etraflı bir şekilde ele alındı. Demin de ifade ettiğim gibi, sadece Sincar değil, Kandil, Mahmur gibi bölücü terör örgütünün örgütlendiği yerlerle ilgili kapsamlı bir güvenlik paketi üzerinde zaten uzun süredir görüşmelerimiz devam ediyordu. Dün Sincar’da yapılan operasyonu da bu çerçevede değerlendirebilirsiniz.

Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik birimleri ihtiyaç duydukları ve gerekli gördükleri anlarda ve şekilde bu müdahaleleri bundan sonra da yapacaktır; karadan olur, havadan olur, başka yollardan olur. Çünkü biz ülkemize dönük bu tür saldırılara asla tabii ki müsamaha etmeyiz. Aynı zamanda, Irak makamlarının da açıkça ifade ettiği, Irak topraklarının Türkiye’ye dönük saldırılar için kullanılmasına onların da rıza göstermesi, göz yumması mümkün değil. Bazen bu bir kapasite sorunu olabiliyor Irak tarafında. Mesela Kandil’le ilgili işte ulaşımı zor bir yer vesaire gerekçelerle, ama bizim bu konuda terörü yerinde bitirme kararlılığımız tamdır ve Sincar benzeri operasyonlar bundan sonra da yoğun bir şekilde gelecektir.”

“ULUSAL ÇIKARLARIMIZ SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA GEREKLİ TEDBİRLER ALINACAKTIR”

Soru: “Efendim, bugün Beyaz Saray’dan bir açıklama geldi, Türkiye’nin koyduğu ek vergilerin Amerika’nın koymasına karşın, bunun yanlış ve üzücü olduğuna yönelik. Bir de aynı zamanda, rahip bırakılsa bile bu vergilerin kaldırılmayacağını, çünkü bunun ABD’nin ulusal güvenlik sorunu olarak görüldüğünü ve bunun için alındığını söyledi. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Açıkçası burada bir terminoloji sorunu yaşıyoruz diye düşünüyorum. Yani Türkiye’den giden demir-çelik, alüminyum ürünlerine vergi getirilmesini ulusal güvenlikle ilişkilendirmesi Beyaz Saray’ın, buna karşılık Türkiye’nin meşru ulusal güvenlik taleplerine âdeta sessiz kalması ya da kulak kapaması, göz kapaması, yani acaba ulusal güvenlik deyince farklı şeyleri mi kastediyoruz gibi bir şey getiriyor insanın aklına.

Bir kere, Ticaret Bakanımızın da açıkladığı gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu ürünlere getirdiği ilave vergi yükü, bildiğiniz gibi Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına da aykırıdır ve bu konuda müşteki olan tek ülke de değildir. Daha önce de ifade ettim, çeşitli vesilelerle başka ülkelere uygulanan bu vergi yaptırımları konusunda da bütün dünyanın bir tepkisi var şu anda. Zaten bunu Amerika içinden de yavaş yavaş daha güçlü bir şekilde eleştirilmeye başladığını da görüyoruz. Amerikan Ticaret Odasının yaptığı açıklamalar vardı biliyorsunuz, Amerikan basınında bu konuda daha fazla tepkiler de verilmeye başladı. Bütün bunlar aslında Türkiye’nin durduğu yerin doğru, meşru ve rasyonel olduğunu teyit etmektedir.

Demin de ifade ettiğim gibi, bizim kimseyle gerilimi artırmak, yeni bir ekonomik savaş vesaire başlatmak gibi bir niyetimiz, düşüncemiz yok. Ama kendi ulusal çıkarlarımız söz konusu olduğunda, ekonomimiz, Türk Liramız söz konusu olduğunda tabii ki Türkiye gerekli tedbirleri bundan sonra da alacaktır. O konuda hiç kimsenin endişesi olmasın.”

“TÜRK EKONOMİSİNİN ZAYIFLAMASI SADECE TÜRKİYE’Yİ İLGİLENDİREN BİR KONU OLMAKTAN ÇOKTAN ÇIKTI”

Soru: “Efendim, Merkel ve Macron görüşmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığından da bazı açıklamalar geldi, siz de değerlendirdiniz ama ben birazcık daha açmanızı isteyeceğim. Özellikle ekonomi konusunda Katar’la olan benzer bir durum ileriki süreçte Almanya ve Fransa’yla da söz konusu mu, Türkiye’ye yönelik yeni yatırımlar ve ikili ticaretlerde yerli para birimlerinin kullanılması gibi? Bir de, hem Merkel’den hem Macron’dan Türkiye’nin ekonomisindeki sıkıntının Avrupa Birliği’ni de, dolayısıyla Almanya’yı ve Fransa’yı da rahatsız edeceğine ilişkin değerlendirmeler geldi. Bunları birazcık daha detaylandırmanız söz konusu mu?”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Şimdi dün de ifade etmiştim arkadaşlar, bu iki telefon görüşmesi talebi de karşı taraftan geldi ve görüşmeler son derece olumlu geçti. Sayın Merkel, Hazine, Maliye ve Ekonomi bakanlarının bir an önce görüşmesi teklifinde bulundu, aynı teklif Sayın Macron’dan da geldi. Dolayısıyla bugün de zaten Hazine ve Maliye Bakanımız bir telefon görüşmesi yaptı, önümüzdeki günlerde de biraya gelecekler. Aynı şekilde, gene Hazine ve Maliye Bakanımız Fransız mevkidaşlarıyla da önümüzdeki günlerde biraraya gelerek bu konunun detaylarını konuşacaklar.

Nasıl bir paket ortaya çıkar, onu tabii göreceğiz o müzakereler neticesinde. Şimdiden benim bir şey demem doğru olmaz. Ama bu iyi niyetin gösterilmesi önem arz ediyor. Daha önce biliyorsunuz AB’den, İtalya’dan ve benzeri ülkelerden de pozitif açıklamalar gelmişti. Demin de ifade ettiğim gibi, bu Türk ekonomisinin dünya ekonomisi içerisindeki yerini göstermesi açısından da önem arz ediyor. Yani Türk ekonomisinin zayıflaması sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir konu olmaktan çoktan çıkmıştır. Çünkü dünyaya entegre olmuş, serbest piyasa kuralları içerisinde işleyen bir ekonomik sistemden bahsediyoruz. Burada binlerce Avrupalı şirket var, Amerikalı şirketler var, Körfez Bölgesi’nden, Asya’dan şirketler var. Hiçbirimiz bunların zarar görmesini tabii ki istemeyiz. Tam tersine, biz yatırımcının daha fazla Türkiye’ye gelmesi için gerekli şartları zaten oluşturduk, bunları daha da güçlendireceğiz. Nitekim bugün Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak’ın yaptığı telekonferansta da bu konular özellikle vurgulandı. Bu kadar büyük bir başvurunun, ilginin olması da Türk ekonomisine olan bu ilginin ne kadar üst düzeyde olduğunu gösteriyor.

Tabii özellikle Almanya ve Fransa gibi, yani Eurozone ekonomisinin iki güçlü aktörünün bu konuda bir adım atmak niyetini ifade etmesi bizim açımızdan son derece önemli. Önümüzdeki günlerde, zaten bu iki ülkeyle bizim iyi ticaret ilişkilerimiz var, ama bunları daha ileri noktalara çıkartmak için bunun bir fırsat olduğunu düşünebiliriz. Biz bir fırsat olarak görüyoruz zaten.

Trump yönetiminin konuyla ilgili yaptığı açıklamalar ve aldığı tutumların dediğim gibi birtakım politik adımların Avrupa’da da rahatsızlık yarattığını ifade etmiştim ve bunlar da zaten ifade edildi bu görüşmelerde. Bunun doğru bir yöntem ve yol olmadığına dair hem Alman hem de Fransız liderinin Sayın Cumhurbaşkanımıza aktardığı konular oldu. Bu konuda da biz zaten mutabıkız, aynı sayfadayız; yaptırımlar konusu olsun, ticaret konusu olsun, vergiler konusu olsun. Zaten iyi ilişkilerimizin olduğu Avrupa ile bu süreçte biz belki daha da iyi, farklı alanlarda daha güzel ilişkiler geliştirme fırsatını da yakalamış olacağız. Önümüzdeki günlerde Hazine ve Maliye Bakanımızın, belki Ticaret Bakanımızın da devreye girmesiyle yapılacak görüşmeler neticesinde inşallah bunun somut sonuçlarını da hep birlikte göreceğiz.”

“ÖZEL SEKTÖR BİRİMLERİNİN DE GEREKLİ HASSASİYETİ GÖSTERECEĞİNİ ÜMİT EDİYORUZ”

Soru:  “Efendim, siz hükûmet olarak özellikle Türk Lirasıyla alışveriş, Türk Lirasına dönüş çağrısı yapıyoruz, ama son dönemde özellikle Türkiye’deki turizm şirketlerinden gelen bazı şikâyetler var. Bazı havayolu firmaları ve Türkiye’deki otellerin özellikle satışlar konusunda dövizle satışta ısrar ettikleri, bu yüzden birçok firmanın da zarar ettiği bilgisi elimize ulaştı. Türkiye’deki bu firmalara dönük bir düzenleme yapılacak mı, döviz kurunda bir sabitleme düşünüyor musunuz?”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Bizim çağrımız son derece net. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki çağrısı son derece açık. İnşallah ilgili özel sektör kuruluşlarımızın da bu çerçevede adım atmalarını bekliyoruz ki bu süreçte, yani bir âdeta millî seferberlik hâline gelen bu süreçte herkesin aynı yerde durması ve Türk Lirasına sahip çıkması, ekonomimizi güçlendirmesi noktasında somut neticeler üretsin. Dolayısıyla o konuda ilgili dediğim gibi özel sektör birimlerinin de gerekli hassasiyeti göstereceğini ümit ediyoruz ve bekliyoruz.”

“ALINAN TEDBİRLER NETİCELERİNİ VERMEYE BAŞLADI”

Soru: “Kabine toplantılarının aslında biz Pazartesi günleri olmasına alışkınız, ama bu birazcık mevcut durum üzerine yapılan bir toplantı olduğunu en azından tahmin ediyoruz. Acaba toplantıda ekonomi konusunda önümüzdeki süreçte hayata geçecek yeni bir düzenleme, yeni bir plan, bir karar alındı mı acaba?”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Herhangi bir olağanüstülük yok arkadaşlar. Bir kere dediğim gibi, yani günlerdir zaman zaman böyle son dakika haberleriyle yaratılmaya çalışılan bu olağanüstülük duygusu, sıradışılık duygusundan bir kere kurtulalım. Bir normalleşme sürecine girmiş durumdayız, bir iyileşme trendi var. Bunu koruyacak şekilde adımlarımız bundan sonra atılacak. Tabii ki ekonomi konusu elbette konuşuldu, gündemimizde zaten var. Güvenlik konuları var, iç politika-dış politika konuları var, ticaret vesaire diğer konular var. Ama burada böyle bir yeni bir şey geliyor gibi bir algı yaratmak yerine, alınan tedbirler neticelerini vermeye başladı. Biz bunun sonuçlarını takip edeceğiz bugün de, yarın da, öbür gün de.

Tabii bugün olmasını sebebi, bildiğiniz gibi Cumartesi günü Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Kongresi var. Sayın Cumhurbaşkanımız bir yandan da oraya hazırlanıyor, AK Parti’nin Genel Başkanı sıfatıyla. Bayramdan önce bu kabine toplantısının yapılması da tabii ki isabetli olacaktı, çünkü Pazartesi’den itibaren de yoğun bir program vardı. O anlamda Perşembe olmasının da bir olağanüstülüğü yok. Normal seyri içerisinde dediğim gibi sakin bir şekilde biz bu rasyonel özgüvenli adımlarımızı bundan sonra da atmaya devam edeceğiz inşallah.”

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu